yakın zamanda, bostanlı'da açıldığından beri tıklım tıklım dolu gördüğüm ayvalık balıkçısı kerem'e nihayet bu sefer rezervasyon yaptırıp gittik. önünden her geçişimde olağanüstü büyük meze dolabına bakıp hayran şekilde mutlaka gitmeliyim dediğim mekan için heyecanlıydım. kepazeliği uzun uzun anlatacağım, zirveyi giderek yukarı taşıdıkları için en bombası en sonda.
oturduk 7 kişi, seçtik mezeleri, hemen geldiler masaya; isli yoğurtlu enginar ve hardallı patlıcan vasat üzeri, kestirmeli börülce ve yela ezme vasat altı. sonra sıcaklar gelmeye başladı, tabaklara servis yapacaklar ot mücverleri ancak mekanda masalar o kadar sıkışık düzende ki garson geçemiyor. masa başımda eşim var, tüm servis onun üzerinden uzanarak yapılıyor, işin kötüsü eşim ter kokusundan hoşlanmaz, garson ter kokuyor. cuma günü ful çekeceği belli iken garson neden temizlenmez anlamam.
gezmekguzel.com/ayvalikta-gezgin-bulusmasi-ayvalik-gezilecek-yerler/ yazımda yörük mehmet’in yerinde yediğim ot mücverinden bahsetmiştim, süperdi. burada da görünce yapıştırdım. 7 kişiye 4 tane istedik, paylaşalım tadımlık olsun dedik, garson onların çok ufak olduğunu (yörük mehmetin yerinde verilenin üçte biri kadardı gerçekten her biri) söylerek bizi 7 taneye ikna etti. servis edilen en lezzetsiz ürünlerden biri de bu ot mücverleri olmuştu, az miktar ot, gerisi un, üzerine yoğurt. ne sipariş ettiğimizi bilmeyen annem, "bu lezzetsiz şey mantar mı" diye sordu yuvarlak şekline bakarak. ürün o kadar lezzetsizdi ki, sipariş eden ben olduğum için utanıp masadakilere karşı mahçup hissettim. (garsonun birer tane ısrarının nedeni sonradan ortaya çıktı)
servisi yapan kokulu garson bu sırada başka masanın rakısı ile bizim rakıyı karıştırıp yanlış şişeyi servis etti, boyutları farklı rakıları ayırt etmesi ancak servisi tamamlayınca mümkün oldu. ses etmedik. bir ara tuvalete gidince fark ettim, mekanda zeki müren çalıyormuş ancak sıkışık masa düzeni uğultu düzeyinin de fazlalaşmasına neden oluyor, müzik duyulmuyor. kadayıflı karidesler şekerli oldukları için benlik değillerdi. uzun süredir gördüğüm en ufak kalamar dolmalar kaşarla doldurulmuştu (adisyondan okuduğumuz kadarıyla içlerinde karides olduğu rivayet ediliyor). pazı sarmaların pazıları az pişmişti, kalamar tavada kalamarlar bacaksızdı ancak ara sıcakların hiçbirinin ot mücveri kadar kötü olmadığını belirtmeliyim. hatta yoğurtlu dil, yoğurt nedeniyle çabucak soğusa da denemeye değer bir lezzetti, ahtapot tandır gecenin iyi notu alan tek lezzeti oldu.
grubun bir kısmı gitti, masanın ortasında 4 kişi kaldık, garson bizi hemen masanın kenarına itekleyip diğer masayı ayırdı. 4 kişi meyve istedik, karışık bir tabak geldi. kavundan bir çatal aldım şaşırdım, kelek bile severim ama tatsız kavun çekilmez. ot mücverinde bile, yanlış rakı servisinde bile ses etmeyen ben, bu sefer garsonu çağırdım, yahu dedim bu kavun servis edilir mi? bir elini beline koyan garson "bilemiyosunuz ki işte bazen kötü çıkıyo" dedi, biz afallamış durumda suratına baktık adamın (çok pardon hemen değiştireyim falan yok). annem, "evladım ucundan tatsınlar mutfakta, böyle şey servis edilir mi hiç" dedi, garson "tatmıyorlar işte" dedi. lafı uzatmadık. ananastan bir parça aldım, ananas kabuğuna oturtulmuş armut olsa yeridir. ot mücverinin kötüsü gelemez diyordum, gelirmiş, bu kadar lezzetsiz, kuru ananas bulmak gerçekten zor olmalı. bu sırada garson geldi, "baktım mutfağa kavunların hiçbirinde iş yok" dedi (kullanılan malzeme kalitesinin itirafı gibi), o zaman hiçbirini servis etmeyin dedik.
hesabı istedik, geldi. ot mücverinden hiç memnun kalmadığımızı belirtmemiştik ama meyve kepazeliğini söylemiştik, ben misafirdim bu akşam ama hesabı ödeyenden adisyonu aldım, o meyveyi utanmadan hesaba yazmışlar mı diye bakmak için. evet utanmadan yazmışlar ama asıl utanmazlık (gerçi garsonun herkese bir tane verelim ısrarını düşününce pişkinlik demek daha doğru olur) ot mücverlerinde, içine ot karıştırılmış bol unlu tatsız mücverlerin tanesi 12 lira (yazıyla oniki). sadece meyveyle ikisi 100 lira tutmuş, i̇zmirde yenildiğini gördüğüm en büyük kazık, tek geçerim. bir öğünde rahatlıkla 10 tane yiyebileceğiniz boyuttaki mücverlerde hiçbir deniz mahsulü, et vb yok, ağırlığı un, 10 tanesi 120 lira. bu yorumumu okuyan herkese tavsiyem, ayvalık balıkçısı kerem'de sipariş ettiğiniz herşeyin fiyatını sorun. bizim hesabın sadece 100 lira tutan meyva ve mücver kısmını ancak haram olarak adlandırabiliyorum, geri kalanlar sadece pahalıydı.
asıl bomba en sonda. memleketimde ahlaksızlık bu kadar geçerli akçe hale gelmişken, yükselmiş değer olmuşken, bu restoranın da yıllarca kazıklaya kızaklaya başarılı olacağına emin olarak çıktım dışarı. o ot mücverlerinden 7 tane almamız ısrarı zaten yaklaşımı ortaya koyuyordu. annemin içine sinmemiş. ev sahibesi pozisyonundaki halkla ilişkiler sorumlusu olduğunu söyleyen bayanı yakalamış, bana el edip içeri çağırdı. bak bu halkla ilişkiler sorumlusuymuş, anlat şikayetini dedi. hiç böyle bir kazık yememiş olduğumu, o ot mücverlerine biçilen fiyatın akıl almaz olduğunu, ederi en fazla 2 lira olan (ki bu haliyle bile deli kar bırakır, un sonuçta) yiyeceğe konulan 12 liralık fiyatın ahlaksızlık olduğunu anlattım. ç"ok özür dileriz, keşke hesabı ödemeden itiraz etseydiniz" dedi. garson ısrarı ile miktarı 4'ten 7'ye çıkarılan mücverdeki amacı hala idrak edememiş gibi safça, "madem hata var para iadesi yapın" dedik. "neyse, bir daha ki gelişinize sizi memnun ederiz inşallah" tadında bir cevap alıp mekandan ayrıldık.