tarihi viktor levi şarap evi

one of istanbul's best establishments. the backyard garden is great and service is great. we ordered 2 entrée, 2 main course meal and a bottle ofviktorlevi şarabi (tl39 and highly recommended) and paid tl140

burayi hem atmosferi, hem calisanlarin kibarligi ve guleryuzlulukleri hem saraplarin kalitelerine gore uygun fiyatlari olmasi hem de hos sohbet cok guzel vakit gecirilebilecek bir yer olmasindan dolayi seviyorum. gerek bahcesi gerek de ic kisminda oturmuslugum var. yemekler nispeten biraz pahali ancak sunulan hizmet ve kaliteye karsilik cok da siritmiyor. ozelliklede sarabin yaninda kirmizi et olarak et fajita ve wok da bonfileleri hem cok doyurucu hem de lezzetli. etli fettucini de denedigim diger bir lezzetler arasinda. sarap olarak geneldeviktorlevi klasik ya da no:50 tercih ediyorum, ikisinin de icimi kolay, tadi guzel. i̇c kisimda oturdugunuzda rahat koltuklarinda bir sure sonra gevseyip uyku moduna bile gecebilirsiniz. ustune de tramisu tatlilarindan denedigim ve begendigim bir lezzet daha. her gidisimde cok keyif aldim. yemek yemeseniz bile sirf sarap icip yanina da peynir tabagi isteyerek guzel vakit gecirebilirsiniz. yine gidecegime eminim.

sarap evi denince akla ilk gelen mekanlardanviktorlevi sarap evi'ndeyiz. 40 tl likviktorlevi sarabi'ndan aldik ve gayet memnun kaldik. ithal peynir tabagi siparis ettik, biraz agir peynirlerdi ama sarapla gayet iyi gittiler. bahçede yer olmadigi için içerde oturduk, ortamin pek numarasi yok diyebilirim. kadiköyde oldugumuzda tercih edecegimiz bir mekan.

keyifli bir mekan. gidilmeden önce rezervasyon yapılması şart. aa hadiviktorlevi’ye gidelim diyip ha diyince oturabileceğiniz bir yer değil. yaparsanız sıra beklemek zorunda kalırsınız benden söylemesi. fiyatları bence çok uygun. şarapları da ortalama bir lezzete sahip. kız kıza bir akşam için ideal buldum açıkçası.

bugune kadar gitmemis olmak benim ayibim olsun,viktorlevi adeta tropik bir bahce. bu kadar bitkiye nasil bakiyorlar hayret ettim. mexican steak beni buyukluguyle sasirtti, kendilerine ait olanviktorlevi boregi de tam bir imza niteliginde. sarap olarak "visne sarabi" tercih ettik, oldukca hafifti. kendi kirmizi saraplarini da denemeye gidecegim.

i̇stanbul'da insanların nefes alacak yerleri olsa idi eminim bu kadar rağbet etmezlerdiviktorlevi'ye. tekrar gidersem bunun en büyük sebebi menüdeki kuru et tabağı olacaktır. 
öncelikle menü ürünleri size tanıtmıyor, bulmaca havasında. mesela "viktor levi no:x" gibi şaraplar var. garson bu numaraların (x'lerin) plaka numaraları olduğunu söyledi bana. yani atıyorum i̇zmir'in üzümü ise no:35 oluyor. i̇yi de i̇zmir'in hangi üzümü? bu şekilde bir menü oluşmak gerçekten anlamsız. bahsettiğim şaraplar yerli şaraplar başlığı altında listelenmiş. bir de ithal şaraplar var, orda da farklı bir karmaşa mevcut. ürün açıklamaları şu şekilde: merlot, cabernet sauvignon, chardonnay vs. yahu insan bir marka yazar, rekolte yazar. hangi bölgenin, hangi markanın, kaç yılının merlot'su bu? yani adında şarap evi ibaresi geçen bir yerde en azından öyle olmalı. sadece üzümün cinsini yazmak yeterli mi?
3 çeşit kırmızı şaraplarını tattımviktorlevi no:x şeklinde. şaraplar vasat. şarapların servis sıcaklıkları o şaraplar için yüksek. oda sıcaklığında olmamalı kesinlikle. hele temmuz-ağustos sıcağı varken. kadehlere de söylenecek çok laf var. yani kadeh değil, su bardağı onlar.
bahçesi güzel, garsonları kibar ve yardımcı oluyorlar. dediğim gibi yardımsız zaten menü ile başa çıkabilmek mümkün değil. fiyatlar çok yüksek değil. arkadaşlarla buluşmak, sohbet etmek, farklı bir akşamımız olsun kadıköy'de denerek çok rahatlıkla gidilebilir. ama amacınız şarap içmek, farklı şarap lezzetleri tatmak ise gidilebilecek bir yer değil.

ana yemeklerdenviktorlevi special ve cafe de paris steak denedik.malesef eti begenmedik.bagdat caddesi rakamlari ödedik fakat lezzet hiç tatmin etmedi.bahçesi pek güzel ama sarap içmeyecekseniz özellikle et yemeklerinden fazla bir beklentiniz olmasin derim.

şarap evi konusunu açıpviktorlevi şarap evinden bahsetmemek olur mu? 1914’den beri var olan bu tarihi mekan kadıköy moda’da hizmet veriyor.

kadıköy’ün merkezinde, kalabalığın içinde ama içerisi ayrı bir dünya. i̇yi ısıtılan kocaman bir bahçesi var. genel olarak kalabalık ama yormayan, rahatsız etmeyen bir kalabalığı var. bu anlamda masalar güzel konumlandırılmış. rezervasyonsuz gitmemeniz iyi olur ama son anda verilmiş bir kararsa yer bulmanız imkansız değil.daha fazlası için...

liseden beri gittiğimiz, değil kadıköy'ün yahut anadolu yakasının tüm i̇stanbul'un  en iyi 1-2 şarapevinden biri. kadıköyde bahçeli, ferah mekan bulmak zor değil amaviktorlevi'nin bahçesi de alelade bir bahçe değil. özellikle hafta sonları rezervasyon yaptırmak gerekir. şarap fiyatlarının makul, yemek fiyatlarının ise makul ile bir tık fazla arası olduğunu düşünüyorum, bu yüzden uzun süre akşam yemeği sonrası şarap içmek için gittiğimiz mekana bir gün şarap eşliğinde akşam yemeği olarak şans verdik ve çok memnun kaldık. tüm i̇stanbul'daki favori mekanlarımız arasında ilk 5'tedir.

kendi skalasında ki şarap evlerine nazaran kalite fiyat paritesi pekala ölçülü. yardımsever ve ilgili çalışanları var. ben memnun kaldım. müzikler gayet sakin muhabbet etmeye elverişli. biz kırmızıviktorlevi no.35 denedik. şimdi neden denedik bunu da biraz açmakta istiyorum açıkçası. ben kırmızı şarap sever biriyim. özellikle de “cabernet sauvignon” ardından da “syrah” diye adlandırılan cinsler benim damak tadıma hitap ediyor. bu sebeple garsona cabernet sauvignon’a yakın hangisidir diye sorduğumuzda bize no.35’i önerdi. ben özellikle ihtal değil hatta diğer firmalarda değil kendi üretimlerini denemek istedim. menşei i̇zmir’miş ama yöre hakkında bir bilgisi yok. sanıyorum ki saf değil derleme üzümler ama fena sayılmazdı benim damak tadım için ki fiyat kalite paritesi de pekala dengeliydi içki içmek adına. lakin peynir tabakları için ve dâhi yemekleri için aynısını söyleyemeyeceğim. peynirleri geliştirmeleri gerekiyor ve hatta bana kalırsa şart. bunu dikkate almalarını öneririm.
mekanda oturmakta sohbet etmekte keyifli. tuvaletleri temiz ve bakımlı. gitmelisiniz ve görmelisiniz.

kadıköy'ün göbeğinde çölde bir vaha gibi. kadıköy merkez gibi bir yerde şarap içmek için bu denli az güzel mekan bulunması aslında gerçekten garip. i̇yi yerlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. ancakviktorlevi ortamıyla gerçekten fark yaratan bir yer. şarap gurmeliği yapabilecek seviyede değilim ancak kendi şaraplarını seviyorum açıkçası. ortam, fiyatlar, sunum, servis, lezzet hepsi kararında.

kucukken ailemle gittigim, buyuyunce de arkadaslarimla gitmeye basladigim bu yer benim en rahat hissettigim yerlerden biri. icine girince hic kadikoy'de hissetmiyorsunuz. kalitesi hic yukselmiyor, tek sorunu bu heralde. tamam kaliteli ama nerden bakilsa 10 yildir geliyorum, baslangiclari bu kadar basic level olmamali (bir an turkce yazamadim, kusuruma bakmayin). ana yemekleri hep yuksek kalite, onda bir sorunlari yok. saraplarini da tek gecerim. restorant kismina girmesem de evde eksik oldugunu dusunuyorsam sarabimi alip cikarim.viktorlevi saraplari mutlaka denenmeli.

bugün gittim.hava nedeniyle üst kısmın kapatılmasında sıkıcı olabiliyor.ama gece olursa farketmez.şehir içinde yeşil bir vaha.i̇ç açıcı hizmet garson ve komi düzeyinde saygılı ve özenli.ama tatlı servisi için(tremisu istemiştim)çatal bıçak gereksiz.gittiğinizde şarap tercihinizviktorlevi 21 den itibaren başlasın.daha altı içilesi değil.pano'nun en basit şarapları düzeyinde.i̇thal peynir tabağı çeşit olarak az ama porsiyon olarak çok doyurucu.özellikle taze üzüm yerine(çok lokasyon bunu yapıyor)kuru üzüm vermeleri olumlu.kaliteli ve alternatifli bir menuleri var.ben sadece bu düzeyde kaldım.tatlı olaral tremisu tercihim düş kırıklığı.çok yerde olduğu gibi çok az veya hiç likör kullanılmamış ve doğal olarak tremisu da olmamış.tek kişi için ucuz değil.142 ytl ödedim.ama ithal peynir tabağı,kuru et tabağı,carpaccio ve 2 şişeviktorlevi ile 400 ytl ye çıkılabilir.4 kişi doyar ve damak tadı alır.kişi başı da 100 ytl oldukça akılcı olur.bilgilerinize.syg.

saraplarına bayıldığım bir mekan, 60 numaralı cabarnet sauvignon ve merlot üzümlerinden yapılmış kırmızı sarabı terxih ettik. gerçekten içim ve tadını çok beğendik. kavurmadan yapılanviktorlevi böreğini muhakkak deneyin. i̇lgi alaka gerçekten çok hoş. arada sırada uğramak gereken bir yer

we reached kadikoy by ferry from karakoy. after a long shopping day in bahariye cd., we wanted to have a good lunch at a fine restaurant. zomata gave us a high rating forviktorlevi, so we headed there. the place is a perfect spot in kadikoy. greenery surrounds you as you eat. it's a really beautiful place and the food is yummy. the salad is great and the chicken fettuccine alfredo is divine. i really recommend it after a long day of walking. enjoy!