i̇stanbul'da insanların nefes alacak yerleri olsa idi eminim bu kadar rağbet etmezlerdi viktor levi'ye. tekrar gidersem bunun en büyük sebebi menüdeki kuru et tabağı olacaktır.
öncelikle menü ürünleri size tanıtmıyor, bulmaca havasında. mesela "viktor levi no:x" gibi şaraplar var. garson bu numaraların (x'lerin) plaka numaraları olduğunu söyledi bana. yani atıyorum i̇zmir'in üzümü ise no:35 oluyor. i̇yi de i̇zmir'in hangi üzümü? bu şekilde bir menü oluşmak gerçekten anlamsız. bahsettiğim şaraplar yerli şaraplar başlığı altında listelenmiş. bir de ithal şaraplar var, orda da farklı bir karmaşa mevcut. ürün açıklamaları şu şekilde: merlot, cabernet sauvignon, chardonnay vs. yahu insan bir marka yazar, rekolte yazar. hangi bölgenin, hangi markanın, kaç yılının merlot'su bu? yani adında şarap evi ibaresi geçen bir yerde en azından öyle olmalı. sadece üzümün cinsini yazmak yeterli mi?
3 çeşit kırmızı şaraplarını tattım viktor levi no:x şeklinde. şaraplar vasat. şarapların servis sıcaklıkları o şaraplar için yüksek. oda sıcaklığında olmamalı kesinlikle. hele temmuz-ağustos sıcağı varken. kadehlere de söylenecek çok laf var. yani kadeh değil, su bardağı onlar.
bahçesi güzel, garsonları kibar ve yardımcı oluyorlar. dediğim gibi yardımsız zaten menü ile başa çıkabilmek mümkün değil. fiyatlar çok yüksek değil. arkadaşlarla buluşmak, sohbet etmek, farklı bir akşamımız olsun kadıköy'de denerek çok rahatlıkla gidilebilir. ama amacınız şarap içmek, farklı şarap lezzetleri tatmak ise gidilebilecek bir yer değil.