nihayet namlı gurme için yorum yazma fırsatı buluyorum. hafta sonları burada kahvaltı etmek için sıra beklemeyenimiz yoktur her ne kadar sıra beklemekten hoşlanmasak da. fakat bu sefer ben buraya hafta içi bir gün öğlene doğru gittim, içerisi neredeyse boştu. bir taraftan öğlen yemeği için hazırlıklar yapılırken diğer taraftan da dükkanın ufak tadilat işleri görülüyordu. özellikle deservissorumlularından bir beyfendinin gencecikten bir çalışana dükkânı köşe bucak sildirmesi hoşuma gitti. bugün hangi restoran kapı üstlerini ya da ampulleri temizliyor ki? onlar bunlarla uğraşırken ben de gülümseyerek onları izledim. genç çalışanlardan biri masamın yanından geçerken yanlışlıkla masadaki ıvır zıvırlardan bir şeyi devirdi ve geri dönerek düzeltti. düzeltirken de eğilerek sessizce ve saygılı bir şekilde özür diledi. bu tür ince davranışlar benim kesinlikle hoşuma giden şeyler. fakat bunların dışında beni rahatsız eden bir şey ise kahvaltı tabağımı hazırlarken o kadar suratsız bir çalışan vardı ki hangi peynir konusunda anlaşamayınca kendimi azarlanmış hissediyordum, neredeyse bu histen kurtulmak için kendi istediğim değil bu mahkeme duvarı suratlının vermek istediği peyniri alacaktım. neyse efendim, sonrasında ise seçimlerimden memnundum; zeytin yağında bekleyen kuru domatesleri ve güçlü tadıyla tuzlu peynirleri severim. yiyecekler konusunda yine ufak bir pürüz de çeri domatesle karıştırılmış zahterli peynir salatasındaki domateslerin peynir asidinden dolayı ekşimeye ve küflenmeye başlamış olmasıydı, havanın sıcak olması da bu bozulmayı hızlandırmıştı belli ki. ayrıca öğlene doğru taze çayları da yoktu herhalde ki bana bulanık ve artık acısı çıkmış çirkin bir çay ikram etmekten çekinmediler. bu ufak pürüzlere de dikkat edilseydi şüphesiz ki namlı gurme hak ettiği puanı alacaktı benden.