öncelikle hafta sonu herkesin bahsettiği gibi aşırı kalabalık, kapının önünde uzunca bir sıra... sıra bekleyemem, göze alamam diyenler baştan hiç gitmeyi denemesin. ben sıra olsa da giderim diyenlerdenim artık çünkü beklediğime değdiğini düşünüyorum. çalışanların güler yüzlülüğü, çeşitlerin bolluğu, dekorasyondaki ferahlık on numara beş yıldız dedikleri cinstendi bana kalırsa. gelelim kahvaltısına... dünyanın en harika kahvaltısını sunan bi yere de gitsem benim sorunum belirlediğim fix seçenekler dışına çıkmamak heralde.. menemen, söğüş, iki çeşit peynir, bazen de salam falan. burada da değişmedi bu huyum. mekanın kahvaltılık çeşitleri gerçekten çok fazlaydı ama ben yine klasiğe kaçtım. kalktık sipariş vermeye. arkadaşım kalkıp kendin sipariş verme mantığını çok saçma buldu ama bana kalırsa yemek istediğin şeyleri gözünle görerek seçmek ayrı güzel, açık büfeden tek farkı burda kendin seçip tabağı hazırlatıyorsun ve yerine geçip servisi bekliyorsun. ayrıca açık büfede yemediğin şeyler için bile ödediğin fix fiyat yerine sadece yediklerin için ödüyorsun bu dagüzelbi ayrıntı olmuş. servisi de hızlı ayrıca tüm o doluluk oranına rağmen. masaya geçtik, kahvaltımız hemen geldi ve başladık. çok fazla klasik dışına çıkmadığımız için gözümüze az geldi, hatta bişeyler daha mı söyleseydik yaa gibisinden konuştuk ama baya baya tıka basa doyduk. yediğim hiç bir şeyin lezzetsiz olduğunu düşünmüyorum burda ama en çok küçük çeri domateslerini (bayağı bi dolduruyorlar hemde ) ve menemenini sevdim, ızgara hellim-sucuk şiş de güzeldi. doyarak ayrıldığım yerleri gerçekten çok seviyorum, bu yüzden buraya da bundan sonra geleceğimi düşünüyorum.
lokasyon olarak kolay ulaşılabilir bir yerde, güllüoğlu'nu biliyorsanız eğer onun hemen yanı zaten. gidecek olanlara afiyetler olsun ^^