i̇skender deyince akla gelmesi gereken ilk isim olarak duyuyordum sürekli çevremden ve herkesten. bursa'ya kadar gitmişken de, deneyimlemeden gelmeyeyim dedim ve kozahan şubesi'ne gittim. (i̇stanbul'da da var biliyorum ancak, özellikle bursa'daki restorantlar övülüyordu baya)
öncelikle mekanda menü olmaması ve bir anda çalışanların aşırı ilgisi, "kesin efsane fiyat çıkartacaklar" algısı yaratıyor. mekanda menü olmaması ve fiyatların paylaşılmıyor olması baya eksi not gözümde. ben 1, iki arkadaşım ise 1,5 porsiyon söylendi ve biraz geç gelmesine rağmen iskenderlerimiz geldi. porsiyon boyutları gerçekten yorumlarda da okuduğum gibi küçük, insanları 1,5 şekline zorluyor doyabilmek için.
i̇stanbul'da diğer mekanlarda yediğimiz iskenderler, gerçekten aşırı sosa boğulduğu için, diğer mekanlara göre farkı etinin hem iyi olması hem de bu eti, az sosla servis ederek daha ön plana çıkarma gayreti ve başarısı diyebiliriz. gerçekten sos az, tereyağ, yoğurt, pide ve et ile az biraz domates sosu ile yiyorsunuz ve sos etin tadını bastırmayacak şekilde oranlamışlar. bu gayet başarılı ve gerçekten güzel bir şey yediğinizi hissediyorsunuz. arkadaşım şira denedi, onun aldığı şira şişesinden tatma fırsatı buldum; iyi kombinlenebilir.
üç kişi, (1,5 + 1,5 + 1 porsiyon iskender ve 3 içecek) toplam 109tl hesap ödedik. sürekli gidilir mi, fiyat/performans çok mu iyi derseniz bana göre değil. ancak muhakkak bir kez denenmesi gereken, en azından bursa sınırları içindeyken yenilebilecek iyi bir seçenek.
dibine not düşmek gerekirse "iskender" kelimesini patentleyip, neredeyse hiçbir mekanda iskender kelimesini geçirmemeleri -özellikle tabelalarda- ve yerine bursa kebabı ibaresini kullandırmaya zorlamaları marka için eminim ki faydalı olmuştur.