karaköy lokantası


İçinde "mekan" olan yorumlar
4
4.1
gamze
5
4 yıl önce
karaköy
izgara bonfilesi tek kelimeyle harika. paçanga böreği ve diğer mezeleri de çok lezzetliydi. sadece bonfile için bile gidilebilir. servis, kaliteli yemek vemekanolarak i̇stanbul'daki en iyi yerlerden bir tanesi. şu ana kadar hep akşam gittik ve rezervasyon yaptırdık, öğle saatlerindeki belki daha sakindir. pişman olmazsınız.
0
lokantalarim
4
4 yıl önce
karaköy
http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/05/karakoy-lokantas.html

bahar geldi artık. havalar güzelleştiği ve ısındığı zamanlarda tüm enerjisini kaybeden bir insan olarak, bu sene ilkbahar-yaz dönemlerini iyi geçirmeye kararlıyım sevgili okurlar. daha olumlu, enerjik, ne yaptığını bilen bir ruh hali içinde, kentin atardamarlarında fink atma konusunda yapmış olduğum güzide bir plan var, bunu yürürlüğe sokacağım izninizle. biraz değişmeliyim, diye düşündüm bu sene tüm hızıyla geçerken. burada zaman zaman saydırdığım hatta sövdüğüm kişisel gelişim meselesine yakınlık kazanmak, kaleyi içerden fethetmek, ya da belki önyargılarımı kırıp kendi haksızlığımı ispat etmek için "ferrari'sini satan bilge"yi satın aldım geçen gün. bu benim için önemli bir adımdı. olumlu davranmak için çaba harcamak, dünyayı daha yaşanılır bir yer kılma konusunda insanlık için küçük, benim için büyük bir sıçramaydı. lakin kitabı okurken, kafa yapımı değiştireceğini düşündüğüm en ufak bir bilgi kırıntısı bile bulamadım. bulmayı bırakın, insanoğlunun platon'dan beri bir adım bile yol kat edemediğini, hatta ciddi şekilde gerilediğini, yüzeyselleştiğini, acınacak hale geldiğini gördüm. nefret ettim. hemen emrah serbes'in uzun zamandır beklettiğim "son hafriyat" adlı kitabını bir solukta okuyup, robin sharma'nın saçmalıklarını süratle kafamdan sildim, rahatladım. şimdi daha sakinim bu satırları çiziktirirken. mutluluk, bana kalırsa insanın oturup hayal kurması ve meditasyon yapmasıyla, ya da kafasından olumlu düşünceler geçirmesiyle yakalayabileceği bir duygu durumu değil. benim inancıma göre, dışarıdan bir "uyaran" olmak zorunda mutlu olmamız için. yani "her şey kafamızın içinde" söylemine katılmıyorum. beni gerçekten mutlu eden, rahatlatan ve yaşama pozitif yaklaşmamı sağlayan iki "şey" olduğunu biliyorum. 1- i̇yi bir kitap (kurgusal bir metin olmalı, tamamen hayal ürünü, insanı eğlendirmek için yazılmış...) 2- dört başı mamur bir sofra, enfes bir yemek. ben de üstüme düşeni yaptım son birkaç günde mutluluğu yakalamak için. önce kitabı okudum hararetle. behzat ç. dizisini seyretmediğimi tahmin edersiniz. romanı okumak hoşuma gitti ama. bu bir sürpriz değildi, zira "her temas i̇z bırakır"ı okumuş ve sevmiştim. bunun üzerine bir de karaköy lokantası'nı ziyaret edince iyi bir moral yüklemesi gerçekleştirdim. bu satırları yüzümde gülümsemeyi andıran ve nispeten mesut bir ifade ile yazıyorum.

karaköy lokantası günün farklı saatlerinde, farklı amaçlarla ziyaret edebileceğiniz bir lokanta. öğle yemekleri için defalarca gittim buraya ben. lakin bu yazının konusu, günün ortasında yaptığım ziyaretler değil. bu yemeklerde, kendini modern bir esnaf lokantası gibi konumlayan ve bu yaklaşımda hayli başarılı olan bir işletme buldum her defasında karşımda. zeytinyağlılarıyla, mis gibi tencere yemekleriyle, yumuşacık sütlü tatlılarıyla insana güzel ve hafif bir öğle yemeği deneyimi yaşatan bir mekandan bahsediyorum. üniversite öğrencisi garsonlarıyla hizmet veren, daha çok karaköy'de çalışan tayfanın uğradığı şık bir restaurant, eğer o bölgede hayatımı sürdürseydim sık sık ziyaret edeceğim bir sığınak.

ben size gecesini anlatacağım bu lokantanın. gece saatlerinde ilk gidişimde beklenmedik bir "doctor jekyll and mr. hyde" sendromu yaşadım karaköy lokantası'na, zira gündüzleri bizleri tencere yemekleriyle ağırlayan o mekan, yerini dört başı mamur bir meyhaneye bırakmıştı. bu, bendeniz için alışılmadık bir durum, açıklamakta güçlük çektiğim bir metamorfozdu. gece çok güzel aydınlatılmıştı lokanta, masalar bembeyaz örtülerle kaplanmış, duvarlardaki mavi fayanslar ışıl ışıldı.tahta sandalyeler, yukarı kata çıkan dökme demir döner merdiven, yerlerdeki eski model karolar, insanın aklını alan meze vitrini ve beyaz gömlekli, siyah önlüklü garsonlar. her masanın dolu olduğunu ve rezervasyon yapmadan gitmenin büyük bir hata olacağını özellikle belirtmeme gerek yok diye düşünüyorum. i̇çerideki kabalık, dekorasyondaki detaycılık, normal şartlarda bir yüzme havuzu etkisi yaratabilecek mavi fayanslar bile çok hoşuma gitti. özellikle de garsonların akıllara zarar sürati, güleryüzlü hizmeti, bir dediğinizi iki etmeyen harika tavrı üzerine konuşulmalı diye düşünüyorum. ben ziyaret ettiğim yerlerde salt iyi hizmet gördüğü zaman, yani güzel "ağırlandığında" mutlu olan bir adam değilim. pek çok işletme, günümüzde hem yemeklerinin zayıflığını, hem de zevksizliklerini şark usulü bir yalakalıkla örtmeye çabalıyorlar. bundan nefret ediyorum. i̇yi hizmet olmazsa olmaz benim için, ama bir bütünün parçası. karaköy lokantası'ndaki hızır acil hizmete bayıldım resmen. her şeyin ötesinde güleryüze ve size çaktırmadan, uzaklardan sizi takip eden garson mantığına. tebrik ediyorum!

yukarıdaki paragrafa bakarak dekorasyon ve servise tam puan verdiğimi görebilirsiniz sevgili dostlar. bunun ötesinde mekanın lokasyonu da, gençliğimin geçtiği karaköy bölgesine olduğu için ayrıca sempati duyuyorum. öte yandan daha galataport rant paylaşımı tam gerçekleşmeden kendi öz kentsel dönüşümünü yapan karaköy coğrafyasının en şaşaalı yerinde olan bu lokantaya ulaşım pek kolay. anadolu yakasından geliyorsanız, hiç kendinizi zorlamadan kadıköy-karaköy vapuruna binin derim. yapılacak en mantıklı hareket bu. arabaya binmeyin, vapurun, boğaz'ın, sarayburnu'nun, püfür püfür havanın keyfini çıkarın. i̇skelede indikten sonra sağa dönün, beş dakikalık yürüyüşten sonra kendinizi karaköy lokantası'nın önünde bulacaksınız. avrupa yakasından geliyorsanız da yine toplu taşımacılığı kullanın derim; tramvayla tophane'de alın soluğu, bir zahmet iniverin orada ve yine beş dakikalık yürüyüşle lokantayı bulacaksınız.


gelelim yemeklere: öncelikle o devasa soğuk meze vitrininin başında toplaşan ve mezelerin ışıltılı dünyasına dalıp giden insanlardan birisi olmak durumundasınız. karar vermeden önce, iyice incelemelisiniz o güzellikleri. pek çok seçenek arasından, eğer benim kafamda birisiyseniz, en başta bir patlıcan türevi, bir de yoğurtlu meze mutlaka seçmelisiniz. ben, genel teamüllere uyarak haydari sipariş ettim öncelikle. karaköy lokantası'nın haydarisinin içinde çok ufak doğranmış salatalıklar da mevcut. bu durumda cacık mı demeliyiz? sanmıyorum, zira kullandıkları süzme yoğurt ve harikulade sarmısak kombinasyonuyla yemekten büyük keyif aldığım, belki de bugüne dek karşılaştığım en güzel haydari olmuş bu. bir de patlıcan geldi masaya; o da bir hayli yoğurtluydu. eğer isterseniz üzerine acılı bir sos da koyuyorlar; tercihe bağlı bir durum bu. bana kalırsa bu da çok hoş bir mezeydi. ayrıca pancar soslu enginar kalbi de, bir soğuk meze olarak arz-ı endam eyledi masada. son dönemlerde çok severek yediğim enginar kalbinin tadı gerçekten hiç fena değildi, pancar suyu da çok yakışmıştı üzerine. bunların yanına üzerine peynir rendelenmiş roka salatası da patlatınca ve bir de rakıyı ilave edince masa şenleniverdi iyice.

ara sıcak zamanıydı şimdi. sevgili dostlar, benim kitabımda ara sıcak dünyasının iki mühim aktörü vardır: birincisi, tahmin edebileceğiniz gibi yaprak ciğer, diğeri de kabak kızartmadır. kalamar da dahil olmak üzere, tüm diğer ara sıcaklar daha sonra gelir. karaköy lokantası'nda yediğim kabak tava gerçekten muhteşemdi. çiçek pasajı'ndaki seviç'in kabağıyla aynı lezzetteydi diyebilirim. todori'de yediğimden kat be kat daha iyiydi. yine bu kategoride eleos'u farklı bir yere koymak isterim, zira onların kabak kızartmasının içinde tadı çok bariz bir şekilde hissedilen bir peynir dominansı mevcut. karaköy lokantası'nda getirdikleri kabak tavanın yanında ise, sos olarak çok yoğun kıvamlı bir sarmısaklı yoğurt vardı. kabaklarını yoğurda bana bana, kendimden geçerek yedim. hemen ardından paçanga sipariş ettim. burada önemli bir not: i̇lk defa ertesi gün kokusu her yanı sarmayan bir pastırmayla yapılmış bir paçanga yiyorum hayatımda. tebrik etmek lazım mucidini. ayrıca bir de kalamar lokmaları adını verdikleri, güveçte gelen muazzam yemeği söyledim. tadının güzelliğini bir kenara bıraktım, sadece suyuna ekmek banmak, sınırsızca şamadıra yapmak bile benim için tarifsiz mululuklar kategorisinde yeni bir sayfa açtı. kırmızı,yeşil biber ve bebek kalamar senfonisi diyebileceğim bu yemeği mutlaka deneyin sevgili dostlar. mekanın yıldızlarından biri bana kalırsa.

tatlı olarak ise kaymaklı peynir tatlısı ve sakızlı sütlaç deneme şansım oldu. sütlaç gerçekten on numaraydı. benim gibi pek "sakızperver" olmayan bir şahsiyeti bile yerinden oynatmayı becerdi tabir-i caiz ise.

neticede karaköy lokantası, gerçekten güzel bir meyhane. münferit ve türevleri gibi beni büyük hayal kırıklığına uğratan "modern meyhane" konseptinin içine dahil edebileceğim birmekandeğil, ama aynı zamanda klasik bir içkili lokanta da değil. kendi havasında, kendi ruhunu yakalamış ve bunu bizlerle paylaşan "özel" bir meyhane. yeni arayışlar içinde olan herkese duyrulur ve şiddetle tavsiye edilir!




-----06 may, 2014-----

http://lokantalarim.blogspot.com.tr/2014/05/karakoy-lokantas.html

bahar geldi artik. havalar güzellestigi ve isindigi zamanlarda tüm enerjisini kaybeden bir insan olarak, bu sene ilkbahar-yaz dönemlerini iyi geçirmeye kararliyim sevgili okurlar. daha olumlu, enerjik, ne yaptigini bilen bir ruh hali içinde, kentin atardamarlarinda fink atma konusunda yapmis oldugum güzide bir plan var, bunu yürürlüge sokacagim izninizle. biraz degismeliyim, diye düsündüm bu sene tüm hiziyla geçerken. burada zaman zaman saydirdigim hatta sövdügüm kisisel gelisim meselesine yakinlik kazanmak, kaleyi içerden fethetmek, ya da belki önyargilarimi kirip kendi haksizligimi ispat etmek için "ferrari'sini satan bilge"yi satin aldim geçen gün. bu benim için önemli bir adimdi. olumlu davranmak için çaba harcamak, dünyayi daha yasanilir bir yer kilma konusunda insanlik için küçük, benim için büyük bir siçramaydi. lakin kitabi okurken, kafa yapimi degistirecegini düsündügüm en ufak bir bilgi kirintisi bile bulamadim. bulmayi birakin, insanoglunun platon'dan beri bir adim bile yol kat edemedigini, hatta ciddi sekilde geriledigini, yüzeysellestigini, acinacak hale geldigini gördüm. nefret ettim. hemen emrah serbes'in uzun zamandir beklettigim "son hafriyat" adli kitabini bir solukta okuyup, robin sharma'nin saçmaliklarini süratle kafamdan sildim, rahatladim. simdi daha sakinim bu satirlari çiziktirirken. mutluluk, bana kalirsa insanin oturup hayal kurmasi ve meditasyon yapmasiyla, ya da kafasindan olumlu düsünceler geçirmesiyle yakalayabilecegi bir duygu durumu degil. benim inancima göre, disaridan bir "uyaran" olmak zorunda mutlu olmamiz için. yani "her sey kafamizin içinde" söylemine katilmiyorum. beni gerçekten mutlu eden, rahatlatan ve yasama pozitif yaklasmami saglayan iki "sey" oldugunu biliyorum. 1- iyi bir kitap (kurgusal bir metin olmali, tamamen hayal ürünü, insani eglendirmek için yazilmis...) 2- dört basi mamur bir sofra, enfes bir yemek. ben de üstüme düseni yaptim son birkaç günde mutlulugu yakalamak için. önce kitabi okudum hararetle. behzat ç. dizisini seyretmedigimi tahmin edersiniz. romani okumak hosuma gitti ama. bu bir sürpriz degildi, zira "her temas iz birakir"i okumus ve sevmistim. bunun üzerine bir de karaköy lokantasi'ni ziyaret edince iyi bir moral yüklemesi gerçeklestirdim. bu satirlari yüzümde gülümsemeyi andiran ve nispeten mesut bir ifade ile yaziyorum.

karaköy lokantasi günün farkli saatlerinde, farkli amaçlarla ziyaret edebileceginiz bir lokanta. ögle yemekleri için defalarca gittim buraya ben. lakin bu yazinin konusu, günün ortasinda yaptigim ziyaretler degil. bu yemeklerde, kendini modern bir esnaf lokantasi gibi konumlayan ve bu yaklasimda hayli basarili olan bir isletme buldum her defasinda karsimda. zeytinyaglilariyla, mis gibi tencere yemekleriyle, yumusacik sütlü tatlilariyla insana güzel ve hafif bir ögle yemegi deneyimi yasatan bir mekandan bahsediyorum. üniversite ögrencisi garsonlariyla hizmet veren, daha çok karaköy'de çalisan tayfanin ugradigi sik bir restaurant, eger o bölgede hayatimi sürdürseydim sik sik ziyaret edecegim bir siginak.

ben size gecesini anlatacagim bu lokantanin. gece saatlerinde ilk gidisimde beklenmedik bir "doctor jekyll and mr. hyde" sendromu yasadim karaköy lokantasi'na, zira gündüzleri bizleri tencere yemekleriyle agirlayan o mekan, yerini dört basi mamur bir meyhaneye birakmisti. bu, bendeniz için alisilmadik bir durum, açiklamakta güçlük çektigim bir metamorfozdu. gece çok güzel aydinlatilmisti lokanta, masalar bembeyaz örtülerle kaplanmis, duvarlardaki mavi fayanslar isil isildi.tahta sandalyeler, yukari kata çikan dökme demir döner merdiven, yerlerdeki eski model karolar, insanin aklini alan meze vitrini ve beyaz gömlekli, siyah önlüklü garsonlar. her masanin dolu oldugunu ve rezervasyon yapmadan gitmenin büyük bir hata olacagini özellikle belirtmeme gerek yok diye düsünüyorum. içerideki kabalik, dekorasyondaki detaycilik, normal sartlarda bir yüzme havuzu etkisi yaratabilecek mavi fayanslar bile çok hosuma gitti. özellikle de garsonlarin akillara zarar sürati, güleryüzlü hizmeti, bir dediginizi iki etmeyen harika tavri üzerine konusulmali diye düsünüyorum. ben ziyaret ettigim yerlerde salt iyi hizmet gördügü zaman, yani güzel "agirlandiginda" mutlu olan bir adam degilim. pek çok isletme, günümüzde hem yemeklerinin zayifligini, hem de zevksizliklerini sark usulü bir yalakalikla örtmeye çabaliyorlar. bundan nefret ediyorum. iyi hizmet olmazsa olmaz benim için, ama bir bütünün parçasi. karaköy lokantasi'ndaki hizir acil hizmete bayildim resmen. her seyin ötesinde güleryüze ve size çaktirmadan, uzaklardan sizi takip eden garson mantigina. tebrik ediyorum!

yukaridaki paragrafa bakarak dekorasyon ve servise tam puan verdigimi görebilirsiniz sevgili dostlar. bunun ötesinde mekanin lokasyonu da, gençligimin geçtigi karaköy bölgesine oldugu için ayrica sempati duyuyorum. öte yandan daha galataport rant paylasimi tam gerçeklesmeden kendi öz kentsel dönüsümünü yapan karaköy cografyasinin en sasaali yerinde olan bu lokantaya ulasim pek kolay. anadolu yakasindan geliyorsaniz, hiç kendinizi zorlamadan kadiköy-karaköy vapuruna binin derim. yapilacak en mantikli hareket bu. arabaya binmeyin, vapurun, bogaz'in, sarayburnu'nun, püfür püfür havanin keyfini çikarin. iskelede indikten sonra saga dönün, bes dakikalik yürüyüsten sonra kendinizi karaköy lokantasi'nin önünde bulacaksiniz. avrupa yakasindan geliyorsaniz da yine toplu tasimaciligi kullanin derim; tramvayla tophane'de alin solugu, bir zahmet iniverin orada ve yine bes dakikalik yürüyüsle lokantayi bulacaksiniz.


gelelim yemeklere: öncelikle o devasa soguk meze vitrininin basinda toplasan ve mezelerin isiltili dünyasina dalip giden insanlardan birisi olmak durumundasiniz. karar vermeden önce, iyice incelemelisiniz o güzellikleri. pek çok seçenek arasindan, eger benim kafamda birisiyseniz, en basta bir patlican türevi, bir de yogurtlu meze mutlaka seçmelisiniz. ben, genel teamüllere uyarak haydari siparis ettim öncelikle. karaköy lokantasi'nin haydarisinin içinde çok ufak dogranmis salataliklar da mevcut. bu durumda cacik mi demeliyiz? sanmiyorum, zira kullandiklari süzme yogurt ve harikulade sarmisak kombinasyonuyla yemekten büyük keyif aldigim, belki de bugüne dek karsilastigim en güzel haydari olmus bu. bir de patlican geldi masaya; o da bir hayli yogurtluydu. eger isterseniz üzerine acili bir sos da koyuyorlar; tercihe bagli bir durum bu. bana kalirsa bu da çok hos bir mezeydi. ayrica pancar soslu enginar kalbi de, bir soguk meze olarak arz-i endam eyledi masada. son dönemlerde çok severek yedigim enginar kalbinin tadi gerçekten hiç fena degildi, pancar suyu da çok yakismisti üzerine. bunlarin yanina üzerine peynir rendelenmis roka salatasi da patlatinca ve bir de rakiyi ilave edince masa senleniverdi iyice.

ara sicak zamaniydi simdi. sevgili dostlar, benim kitabimda ara sicak dünyasinin iki mühim aktörü vardir: birincisi, tahmin edebileceginiz gibi yaprak ciger, digeri de kabak kizartmadir. kalamar da dahil olmak üzere, tüm diger ara sicaklar daha sonra gelir. karaköy lokantasi'nda yedigim kabak tava gerçekten muhtesemdi. çiçek pasaji'ndaki seviç'in kabagiyla ayni lezzetteydi diyebilirim. todori'de yedigimden kat be kat daha iyiydi. yine bu kategoride eleos'u farkli bir yere koymak isterim, zira onlarin kabak kizartmasinin içinde tadi çok bariz bir sekilde hissedilen bir peynir dominansi mevcut. karaköy lokantasi'nda getirdikleri kabak tavanin yaninda ise, sos olarak çok yogun kivamli bir sarmisakli yogurt vardi. kabaklarini yogurda bana bana, kendimden geçerek yedim. hemen ardindan paçanga siparis ettim. burada önemli bir not: ilk defa ertesi gün kokusu her yani sarmayan bir pastirmayla yapilmis bir paçanga yiyorum hayatimda. tebrik etmek lazim mucidini. ayrica bir de kalamar lokmalari adini verdikleri, güveçte gelen muazzam yemegi söyledim. tadinin güzelligini bir kenara biraktim, sadece suyuna ekmek banmak, sinirsizca samadira yapmak bile benim için tarifsiz mululuklar kategorisinde yeni bir sayfa açti. kirmizi,yesil biber ve bebek kalamar senfonisi diyebilecegim bu yemegi mutlaka deneyin sevgili dostlar. mekanin yildizlarindan biri bana kalirsa.

tatli olarak ise kaymakli peynir tatlisi ve sakizli sütlaç deneme sansim oldu. sütlaç gerçekten on numaraydi. benim gibi pek "sakizperver" olmayan bir sahsiyeti bile yerinden oynatmayi becerdi tabir-i caiz ise.

neticede karaköy lokantasi, gerçekten güzel bir meyhane. münferit ve türevleri gibi beni büyük hayal kirikligina ugratan "modern meyhane" konseptinin içine dahil edebilecegim birmekandegil, ama ayni zamanda klasik bir içkili lokanta da degil. kendi havasinda, kendi ruhunu yakalamis ve bunu bizlerle paylasan "özel" bir meyhane. yeni arayislar içinde olan herkese duyrulur ve siddetle tavsiye edilir!

karaköy lokantasi
kemankes karamustafa pasa mh.
kemankes cd no:37, 34425 istanbul
t:0 212 292 4455
0
ersen
4
4 yıl önce
karaköy
bu öğlen enginar dolması, istridye mantar kavurma ve tatlı olarak ise gönülçelen adlı bir tatlı aldım. maliyet 34 tl.

mekana bu öğlen gidişimde tutmaç çorbası ve üç peynirli makarna yedim. çorba yoğun kıvamlı ve mayhoştu. makarna lezzetiyle daha öne çıktı benim için.  mekana dünkü  öğlen ziyaretimde kabak çorbası ile güveçte kuru fasulye yedim. her ikisi de harikaydı.

i̇ki katlımekanduvardaki aynalar ve altıgen, mavi fayansları ile size ferahlık veriyor. öğle menüsü günlük değişiyor. bu öğlen sebze çorbası ile patlıcan güvecin tadına baktım. i̇kisini de çok beğendim. servis çok hızlıydı. fiyatlar da uçuk değil. tatlılardan yeni favorim kaymaklı ayva tatlısı. bugün öğlen cevizli peynirli köy eriştesi ile sultan mahmut çorbası yedim. i̇kisini de beğendim. çorba karışık kış sebzelerinden oluşuyor.

bugün öğlen yemeği olarak sebze çorbası ile organik piliç şiş tercih ettim. sebze çorbası bol sebzeli ve şehriyeli tam bir vitamin deposuydu. bulgur risottolu piliç şiş de çok lezizdi. arkadaşım sebze çorbası ile hamsi tava yedi. tatlı olarak tahinli peynir tatlısını bölüştük. maliyet 62 tl.  #kangurular.

-----30 oct, 2014-----
arkadasmla (battal s.) öglen yemegi için gittigim mekanda, arkadasim bulgur risottolu pilis sis bense cevizli peynirli köy eristesi ile sultan mahmut çorbasi yedim. ikisini de begendim. çorba karisik kis sebzelerinden olusuyor. fiyatlar normal. #kangurular.

-----12 nov, 2014-----
ögle yemegi için gittigimmekanbugün nispeten sakindi. arabasi çorbasi, yesil elmali zeytinyagli kereviz ve ayva tatlisi aldim. çorba, didiklenmis tavuk eti ile kuskonmaz agirlikliydi ve lezzetti. kereviz ise klasik sekerli lezzetinin aksine daha mayhostu. oldukça begendim. tatli olarak aldigim kaymakli ayva tatlisi ise mükemmeldi. #kangurular

-----30 oct, 2014-----
uzun bir aradan sonra ugradigim mekanda kereviz çorbasi ile organik piliçli istridye mantari siparis ettim. çorba bol malzemeli ve güzel kivamliydi. mantar yemegi de çok lezzetliydi. mantarli tavuk sote klasigine güzel bir alternatif olmus. maliyet 22 tl. #kangurular

-----22 aug, 2014-----
yemek için arkadasimi götürdügüm mekanda sadece tatli almayi tercih ettim. visne soslu su muhallebisi istedim. baymayan, süper hafif resimde gördügünüz tatli geldi. ögle vakti içinmekanoldukça kalabalikti. tatli 7 tl. su ücretsiz.

-----18 aug, 2014-----
ögle saatlerinde müdavimlerinin hücumuna ugrayanmekaniki katli. bol mavi fayansla ve aynalarla kapli duvarlar insanin içini açiyor. tek basima oldugum için beni ikinci kata aldilar. menü günlük degisiyor. sebze çorbasi (8 tl) ile patlican güveç (13 tl) ismarladim. çorbayi çok begendim. bol sebzeli, makarna parçalari da olan, limon katkili lezzetli ve besleyici bir çorbaydi. güveç ise tereyagi tadinin hissedildigi, etinin çok güzel pisirildigi normal porsiyonlu bir yemek olmustu. servis çok hizli ve profesyonelce yapildi. kayda deger bir mekan.
0
aslı
1
4 yıl önce
karaköy
restoran oldukça pahalı ve porsiyonlar oldukça küçük. garsonlar çok ilgisiz olduğundan tüm siparişlerimizi vermek için dakikalarca beklemek zorunda kaldık. garsonlarin bu derece ilgisiz olduğu başka birmekangörmedim. ayrıca ülkemizde yemek sonrası çay içmek olağan bir alışkanlık olmasına rağmen menüsüne koymamis olması olumsuz bir durum. mekanda malumdur ki lokasyon dolayisi ile manzara yok, cezbedici başka birşey de yok. porsiyon küçük , garsonlar ilgisiz, fiyatlar yüksek. lezzet bakımından da bakarsak kendi grubundaki diğer restoranlardan farkı yok. yani standart bir lezzete sahip. tekrar gitmemizi gerektiren hiçbir özellik bulamadık ne yazık ki.
0
ece
5
4 yıl önce
karaköy
öğle yemeği için gitmiştim. biraz geç gittiğimden her öğlen değişen menüsünde bir kaç seçeneğim kalmıştı. garsonun önerisiyle beğendiyi denedim ve tek kelimeyle harikaydı. israrlarım sonucunda beğendisinin içine parmesan peyniri kattıklarını öğrendim.mekançok hoş ve garsonlar güleryüzlü, her şeyin taze olması büyük bir artı. bir kere de mezeleri için gitmek isterim.
0
bars
4
4 yıl önce
karaköy
23 nisan etkinligi adi altinda koca bebekler olarak bayrami karaköy lokantasinda kutlayalim dedik.yarim saatlik bir vapur yolculugu sonrasinda mekandaydik.bizi ögle servisine kabul ettikleri için sansliydik çünkü saatler 15.50 yi gösteriyordu.ögle servisi normalde 15.30 da bitiyor ve saat 18.00 a kadar müsteri alinmiyor.bu saatten sonra damekanbir meyhaneye dönüsüyor ve sadece meze,balik ve içki bulabiliyorsunuz.ambiyans güzel,müzik güzel,servis güzel.yemeklere gelince hünkar begendi,karisik salata ve yaprak ciger ismarladim.hünkar begendi muhtesem olmasa da gayet iyiydi.salata taze ve güzeldi.cigere gelince bir meyhane için çok iyi sayilmazdi.gayet siradan buldum.ancak sonrasinda yedigim firin sütlaç açigi fazlasiyla telafi etti.sütlaci her zamanki gibi bir kismi yenmis olarak fotograflar arasinda görebilirsiniz . fiyat/performans orani makul seviyelerde.mekandan memnun ayrildik.malesef günün mönüsünde keskek yoktu.ne yapalim bir daha sefere artik.
0
özgün
4
4 yıl önce
karaköy
özellikle mezeler konusunda çok başarılı birmekan. topik , kabak çiçeği dolması , yoğurtlu patlıcanı benim için olmazsa olmazlarda . ahtapot ve kalamar ızgarası da mutlaka denenmesi gereken ara sıcaklardan . bunlarla karnımı doyurduğumdam ana yemeğe yer kalmadı ama mutlaka onlarda çok lezzetlidir
0
can
4
4 yıl önce
karaköy
dün aksam oradaydik. iftar saati nedeniyle servis akamaktaysa damekanhe zamanki gibi kalabalikti. bu lokantanin özelligi; mezelerinin yüksek kalitesi fakat ayni zamanda miktarinin azligi. atmosferi ise içeride alt katta oturmak kaydii le gençligimizde kalmis bazi mekanlari animsattigi için hos. fiyatlar baska yerlere benzer durumda : ort. kisi basi 100 tl. gibi.
0
nehir
1
4 yıl önce
karaköy
şimdi arkadaşlar anlatacağım olayda kesinlikle en ufak bir trol yoktur. kuzenim ile bir pazar günü öğleden sonra saat 4 gibi karaköy'e geldik , herhangi bir plan yapmadan çıktık evden orada karar veririz diye düşündük. sonra karnımız baya aç olduğu için ve rakıda içmek istediğimiz için iyi bir mekana gidelim dedik , önce mükellef dedi kuzenim ama sonra ben karaköy lokantasına hiç gitmedik bi deneyelim diye ısrar edince oraya doğru yürüdük. rezervasyonumuz yok ama kalabalık olacağını düşünmüyordum ve zaten mekandan içeri girince de bir çok masanın boş olduğunu gördük şimdi mesele asıl burada başlıyor.


i̇çeri girdikten sonra kimse ne hoşgeldiniz dedi ne de yanımıza geldi , sonra ben yukarı çıkıyorum ellerimi yıkamam lazım dedim kuzenime ve ikimizde lavaboya çıktık , hatta lavaboda kimse niye ilgilenmedi dedik acaba girdiğimizde , sonra aşağıya indiğimizde yanımıza 35 li yaşlarda bir garson gelip yerimiz yok dedi.

i̇şte türk milletinde ki restorant işletmeciliğinin garsonların en güzel özeti size , bende etrafıma baktım ve garsona şuanda bir sürü masa gayet de boş bir şekilde duruyor dedim , aldığım cevap hepsi rezerve o masaların , ben aslında böyle adamlara asla eyvallah çeken birisi değilim ama kuzenim gülerek benim koluma girdi ve beni mekandan çıkarttı ve yanımızda bayan olmadığı için almadıklarını söyledi , ben inanamadım yaşadıklarıma o an hala şoktayım. pazar günü öğle vakti 2 şık giyimli erkek yemek yemeğe gidemedik resmen , görende 2 erkek gece klübüne girmeye çalışıyoruz sanıcak , sonra bende mekanın telefonunu aldım internetten ve müşteri olarak sesimi kalınlaştırarak aradım.

4 kişi olduğumuzu yanımızda 2 bayan olduğunu ve yaklaşık 10 dk içerisinde orada olacağımızı ilettim ve yerleri olup olmadıklarını sordum , aldığım cevap tabi ki efendim yerimiz mevcut isminizi alabilirmiyim oldu , şimdi bende bunun üstüne telefonda ' o mekana gelip bomba atsam şuanda hakkımdır , siz nasıl bir iş ahlakına sahipsiniz neye göre müşteri seçiyorsunuz siz kimsiniz ' diyerek bağırdım , aldığım cevap aynen şu ' bi kere sizin girişiniz ofsayt , ne meraba diyorsunuz ne bi selam veriyorsunuz direk tualete çıkıyorsunuz ' aldığım cevap bu resmen. senin mekanına geliyorsam sana para kazandırmaya geliyorum ve sen bana hoşgeldin diyeceksin , senin altında çalışan o garson bana hoşgeldin diyecek , masama oturtacak beni , sen kimsin ki benim tualete gitmeme karışıyorsun! daha sonra telefonu suratlarına kapattım ve karaköy lokantası lafını duyduğum her ortamda bu olayı kısaca özet geçtim.

benim derdim bu karaköy'de ki esnaf kendini ne zannediyor da böyle saygısızca usülsüzce müşteriyi hayvan yerine koymaya çalışıyor ? o günden beri benim için karaköy defteri komple kapandı , daha önce de akın balık denen saçmamekanhakkında bir olay yaşamıştım , ona da bakabilirsiniz zaten benim gibi herkes giydirmiş mekana , afedersiniz ama siz paranızla rezil olacak insanlar değilsiniz o para kolay kazanılmıyor , hiç uğraşmak zorunda kalmayın ve karaköy'e gitmeyin arkadaşlar
0
eda
5
4 yıl önce
karaköy
çok keyifli bir akşam geçirdiğim birmekanoldu. mezelerini çok sevdim. çok seçenek vardı ve hepsinin lezzeti oldukça başarılıydı. enginar kalbi ve topik'i özellikle tavsiye ederim, favorilerim onlar oldu. lüfer yedik ve o da çok tazeydi, bu açıdan da cok tuttum. ambiyans çok güzel, eski lokanta havası var adı gibi :) bir de servis hızlıydı, dikkatimi çekti. mutlaka tekrar gideceğim mekanlardan.
0
burak
5
4 yıl önce
karaköy
karaköy'de bence ne kadarmekanaçilirsa açilsin ilk 2 hep karaköy lokantasi ve lokanta maya olarak kalacak sanirim. sinirsiz bir sekilde keskek yiyebilen biri olarak o günkü menüde sansima keskek de vardi ve utangaç biri oldugum için sadece 2 tabak yiyebildim. :) çok seyrek çikan keskek yemegini yakalayabilmem sans oldu ve her zaman dedigim gibi keskek > risotto :) ciao ??
0
elif
4
4 yıl önce
karaköy
karaköyde güllüoglunun olduğu cadde de güzel nezih birmekanama girişte pek güzel karşılanmadık, rezervasyon almanız gerekirdi dediler bunun üzerine gidelim mi yani dememle bir masaya alındık. ki boş masaları mevcut olduğu halde bunu söylemeleri çok kabaydı. balık ve mezeler aldık, hepsi gerçekten çok lezzetliydi. çupra balığı çok lezzetliydi bir de marine uskumruları. 20lik trakya altın için 90 lira ödedik ve gerçekten çok fazla bence. ayrıca rakı olan mekanda şalgam yok, çay içmek isteseniz yok. bunu pek normal karşılayamadım. patates kızartması yok. bir daha gider miyim? hayır
0
sinem
4
4 yıl önce
karaköy
saat 15.55 içeri girdik, patron ögle servisi kapandi sizden baska müsteri almayalim dedi. sansli miydik ne? halbuki gitmeden önce aramis hatta hünkar begendi var mi diye sormustuk ama ögle servisi kaçta biter diye sormak aklima gelmemisti. bizden 15 dk sonra tesadüfen gelen arkadaslarimiz geri dönmüslerdi. hünkar begendi hayatimda yedigim en güzeli degildi ama hakkini yiyemeyiz basariliydi. yaninda yesil salata sonrasinda sadece tadina bakacagim dedigim ama yarisini yedigim sütlaç harikaydi. keskek yoktu 23 nisan menüsünde ama bir gün denemek isterim. su ve ekmek ücretsiz. kuver yok. 2 hünkar+1 ciger+1 tatli ve salata 71 tl. bence deger. (sonmekanfotosu alintidir.)
0
bekir
4
4 yıl önce
karaköy
cuma akşamı yemeği için buradayız. öncelikle belirtmem gerekir ki rezervasyon olmadan özellikle akşamları ve de cuma ve cumartesi akşamı kesinlikle uygun masa bulmak zor. rıhtım caddesi üzerinde çok büyük olmayan iki katlı bir mekan. dekorasyonu özgün ve güzel. masalar temiz ve biraz sıkışık nizam. menü zengin ve çeşitli. akşamınızın keyifli geçmesi için yeterli donanıma sahip. ara sıcaklar, zeytinyağlılar ve ana yemekler kaliteli, lezzetli ve görselleri de özgün. paçanga böreği, dana yanağı ve pirzolası nefis. humus'u özellikli değil. karaköy salatası özenli. servis görevlileri çok motive ve ilgili,mekankalabalık olduğu ve ses dağılımı ideal olmadığından, uğultu hatta gürültü rahatsız edebilir. fiyat kalite dengeli ve fiyat makul. özenli, ilgili bir işletme, işin ehli şefler mekanı çekici kılıyor. misafirlerimizi ağırlayabileceğimiz nezih bir mekan. yol üstü değil...
0
bersu
5
4 yıl önce
karaköy
benimsenmeli. - karaköy lokantasinda her sey çok 'olmasi gerektigi gibi'. insan kendini yabanci bir yerde hissetmiyor.mekansahipleri de, islerini ciddiyetle yapiyor ve karsiligini da aliyor. üstelik yemekler çok basarili. aksamki halini göremedim malesef, en kisa zamanda deniycem. herkese tavsiye ederim. gidiniz
0
oturum aç
hesap oluştur