house of b deneyimimi anlatmaya nereden başlasam bilemiyorum. öncelikle mekan tasarımından başlayayım, içerisi güzel dekore edilmiş, branding den ötürü kırmızı renk ağırlıkta ama çok göz yormamakta, açık mutfak olayı çok hoş yiyecekler göz önünde pişiyor. çalışan güzel insanlar biraz daha güler yüzlü olsalar ve müşteriler ile diyaloglar kuvvetli ve şeffaf olsa daha hoş olabilir. servis kısmına gelirsek, tek kelime ile yavaş. ben ve yanımdaki diğer iki kişiyi üzen sadece bu değildi, bizden sonra gelen tam 8 kişiye yiyeceklerinin verilip bize verilmemiş olması tuzu biberi oldu. 40 dk beklemek insanı üzüyor. hele ki spariş edilen mac and cheese in bildiğiniz soğuk gelmesi inanılır gibi değil. burada inisiyatif alan beyefendi yi kutluyorum mac and cheese den ücret almadı ve masaya milk shake yolladı, güzel bir hamle oldu. gelelim lezzete, yemek yemeyi delicesine seven, ve yemek için uzun yollar yapma kapasitesine sahip olan üç kişi olarak lezzete hayran kaldık. ekmek yumuşacık ağızda dağılıyor, köfte sulu, (goat spariş ettik) üstündeki bonfile eti ve soğan ile o kadar güzel bir ahenk oluşturmuşlar ki, türkiye'de yediğim en güzel hamburger lerden biri olabilir. mac and cheese? tam bir lezzet patlaması, sıcak gelseydi ne olacağını düşünemiyorum, gözüm kapalı yedim. bir sözüm ise tatlı patates kızartmasına, dışı çıtır çıtır içi rüya gibi, resmen aşık olunası bir lezzet. türkiye'de değişmeyen trend olan zamanla kalite düşmesi olayı umarım burada yaşanmaz. son olarak bir kaç cümle ile yapıcı eleştirilerimi iletmek istiyorum, işletmeler için sürdürülebilirlik çok önemli ve bu sürdürülebilirliğin önemli parçalarından biri de müşteri memnuniyetidir. unutulmamalı ki memnun kalan müşteri genelde ses çıkarmaz ama memnuniyetsizlik dilden dile yayılır. müşteri ilişkileri ve servis gelişirse her zaman zevkle gidilecek bir lezzet durağı olmuş olur ?? not: lezzet olarak 5 i hak ediyor, puanı verirken çok düşündüm ama belki yapıcı eleştiriler dikkate alınır ümidiyle kırmak zorundayım