orhan veli’nin “i̇stanbul’u dinliyorum” şiirinde dediği gibi
i̇stanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
bir yosma geçiyor kaldırımdan;
küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
birşey düşüyor elinden yere;
bir gül olmalı;
i̇stanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
cihangir’in gecelerinde gözlerinizi kapayıp yeni bir mekanda soluk alma zamanı. oldukça taze yaşına rağmen edasında yılların birikimi var bu mekanın. geceleri elinde kadehleriyle caddeye taşan kalabalıklara, dostane muhabbetlere ve taze kahve ve rengarenk kokteyllere ev sahipliği yapan bir mekan burası. kendinizi masaların, kuralların, öğretilmişliklerin sarmalında tutmadığınız bir mekan. kimileri için cihangir geceleri için bir başlangıç noktası, kimileri için gecenin son durağı. bu nedenle güneşin yavaş yavaş kendini gizlediği saatlerde misafirler ve dostlar geyik’in sahnesindeki yerlerini almaya başlar. eğer yolunuz cihangir semalarına düşmüşse geyik’te durup bir havasını solumanızıtavsiyederim.
as orhan veli says in his poem “i am listening to istanbul”
i am listening to i̇stanbul, intent, my eyes closed
a coquette walks by on the sidewalk;
four-letter words, whistles and songs, rude remakrs;
something falls out her hand
it is a rose, i guess
i am listeing to istanbul, intent, my eyes closed
it is time to close your eyes and to take a breath in a new place. in spite of its young age, this place has years of experience in its manners. geyik is the place where crowds are lined the street with their drinks, where you can find friendly conversations, fresh coffees and colourful cocktails. geyik is the place where you would not see tables, rules and tenets. this place is the last stop for somenone where it is just the begining of the night. when the sun goes down guests are taking their places on geyik’s stage. if you your way takes you to cihangir , i recommend you to stop in geyik and take a breath.