eylulun son gunleri. sabah saat 8 sulari, henuz house kapilarini acmamis. ortakoy caminin icindeki kedilerde bir telas, bir kosusturma.
tekneden cikan, yillarin yorgunlugu yuzune vurmus ama enerjisi hala yerinde bir kedi sevdalisi, kepcesini suya daldirdigi gibi 8-10 kefali bir anda ortakoy sahiline cikariyor ve telasla her gunluk rutinleri oldugu belli olan kedilerin onune atiyor.
saat 8'de ise ben bu keyifli ortamdan kendimi house cafe'nin, dunyada esi benzeri az bulunur manzarasina atiyorum.
ikinci giren biziz iceri. dolayisiyla bogaz kenarindaistedigim masayi secebilecek olmanin verdigi simariklikla uc masa degistiriyorum.
hemen keyifle cayimi, iki kisilik kahvalti tabagini, citir bacon ve hollandaise soslu pose yumurtami, yaz tostunu soyleyip, sonbahar gunesinin o ici isitan sicakligi ile, her sabah bu sekilde ise baslayabilme ihtimalinin hayalini kurarak keyifli bir sohbete daliyoruz.
house cafe gunun her saati gelebileceginiz, ister kahvalti, ister ogle emegi isterseniz aksam yemegi ile keyifle zevk alacaginiz bir atmosfere sahip.
fiyatlar konusunda ayni seyleri soylemek guc, bonfile salatanin neden 52 tl oldugunu anlamak zor mesela.
yine de buyuleyici bir manzara size bir cok seyi unutturuyor.
house cafe'lerin belirli standartlari var, cok buyuk yemek ziyafeti beklentilerine girmemek lazim.
tekrar gider miyim? evet