tadım etkinliği için gittiğimiz tce kreplerinin lezzetiyle midelerimizi, çalışanlarının ilgisi ve güler yüzüyle kalplerimizi fethetti o yüzden yorumumun başında bizimle ilgilenen herkese bir teşekkürü borç bilirim.
öncelikle böyle bir deneyimi ilk kez yaşadığımı belirtmem lazım çünkü krep ya da pancake çok ilgim olan gıda maddeleri değildir. yalnız dün akşamki deneyimimden sonra bunun tamamen değişeceğini söyleyebilirim. belki her gördüğüm krep yapan mekana oturmam ama konu krepse kesinlikle tce derim.
birazcık mekandan bahsetmem gerekirse boyut olarak gayet güzel, çalışanlar alana hakim yani bir garson bulmak için çabalamıyorsunuz. dağılım güzel olmuş. ayrıca çok da havadar. i̇çeride de dışarıda da oturduk iki taraf da çok iyiydi. hava serindi evet ama eminim sıcak olsa da çok bunaltan bir hava olmuyordur. aydınlatma da gayet hoş. ne çok aydınlık ne çok karanlık.
şimdi gelelim lezzet bombardımanına.. önce tuzlu krepler geldi masamıza. tce original diye bir krepleri var bildiğimiz taco. gayet lezzetli olmasına rağmen insan yine de bir avokado sos arıyor ama bu arayış bu mükemmel lezzeti kapatmıyor. bir diğer krep ise julius idi. kötü anlamda söylenecek hiçbir sözü haketmeyen bir krep. kreple salata nasıl olur diye merak edenlere tek sözüm mutlaka denemelisiniz. şimdi ise damak tadımıza daha uygun bir lezzetten bahsetmek istiyorum. bu krep anatolian. i̇çinde beğendi ve tas kebap var. ben yemeden önce biraz ağır olabilir diye düşünüyordum. bu ağırlık sadece düşünce olarak kaldı. hiç de öyle bir ağırlık yapma durumu yoktu. lakin et biraz sertti ve beğendinin içinde alışık olmadığım bir tada denk geldim onun ne olduğunu hala çok merak ediyorum. sırada benim mideme göre tuzluların efendisi northern lights var. füme somon, avokado, kapari, biraz yeşillik ve tce limon sos birbirine bu kadar mı yakışır.. haydi yakışmasını geçtim bir krep bu kadar mı hafif olur.. northern lights hakkında diyebileceğim tek şey anlatılmaz yaşanır. ben omu burada anlatmaya çalışırsam gerçekten böyle mükemmel bir lezzete ayıp etmiş olurum.
şimdi de sıra işin en eğlenceli tarafına geldi. tatlı krepler!! masamıza 5 adet tatlı geldi. bunlardan birincisi black&white idi. masaya ilk gelmesinin yanı sıra tatlı kreplerde de ilk sırada bana göre. akşamdan sabaha, sabahtan akşama yesem bıkmam, o kadar lezzetli, o kadar bağımlılık yapıcı bir krep. oh suzette ise pek yabancısı olmadığımız, krep yapan her yerde olması gereken süzet. portakal likörü, vanilyalı dondurma ve taze nanenin mükemmel uyumu.. ben çikolatayı her zaman daha çok tercih ederim ama oh suzette benim tabularımı yıkmama yardımcı oldu. önemli yanı alevli servis edilmesi olan krep süzet oh suzette halini aldıktan sonra alevli servis edildi mi? pek görmedim çünkü o sırada blueberry pancake yapımını izliyordum. blueberry pancake 3 kat pancake ve arasında özel tce kreması olmasına rağmen gayet hafif. eğer bir görev yüklersek sorbe görevini görür çünkü sorbe fransız mutfağı'nda ağızı nötralize etmek için kullanılır, blueberry pancake ise hafifliğiyle bu görevi gayet güzel yerine getirir. sonra tereyağlı ve pudra şekerli tek lokmalık küçük pancakeler geldi. çekirdek gibi başlayınca bırakması çok zordu ama güzeldi. son olarak da rainbow geldi. o da çikolatalı bir krepti ama çikolataya fındık kreması ve meyveler eşlik etmişti. black&white ile ölümüne kapışırdı. ama tabi yine de bir alex değil diyor insan.
tabii bütün bunları kuru kuru yemedik. kahveler de eşlik etti lezzetlerine lezzet kattı. 3.nesil kahvecilik konusunda iddialı bir yol izliyorlar ki hakları da çünkü kahveler de çok güzeldi.
uzun lafın kısası insana küçük bir disneyland havası yaratan bir mekan. her şey için çok teşekkürler. ellerinize emeğinize sağlık!!