ops cafe

okursevermekan olarak maalesef ki ops cafe bizim için pek okur sever bir mekan olmadı.
dekorasyonu,lokasyonu ve ilgisini oldukça beğendiğimiz ops cafe karaköy'ün bizde en olumsuz tarafı çalan müziklerin hem türü hem de yüksek sesle olmasıydı.
detaylı bir şekilde blogumuza da yazdık. 

biz yemek yemek için gitmiştik oraya; çıkarken fark ettik ki zaten sadece yemek yenir orada.yüksek seste çalan müzik yüzünden özellikle de içeride oturuyorsan birbirini sakin sakin dinlemen imkansız.

menüye gelince evet yine bir hayatınızın hamburgerini yemiyorsunuz ama bir hamburgere 30 lira veriyorsun karşılığında da sana iki bir lira büyüklüğünde biraz tombul iki köfte geliyor yanında yeşillik ve patates kızartması ile birlikte.

i̇çeride sadece tek bir koltuk var,değişik bir tarzda hem de ama orada bile oturup okunabileceğini düşünmüyorum he eğer ki ben her yerde her seste okurum diyorsan o ayrı, öyle diyorsan bile 4 kişilik o koltuğu sana yedireceklerini sanmıyorum canısı 

i̇çreride koyu renkte bir hava hakim,mekanın duvarları taştan tavanı da sıvası yapılmamış tuğlalardan oluşuyor.eskitme tarzı sehpalara rastlamak mümkün bu sehpaları nerden aldınız acaba diye sormak istemek daha mümkün.

bizim fikrimiz ops cafe karaköy'ün okursevermekan olmadığı yönünde.bunun nedeni sadece yüksek sesle çalan müzik değil sandalyelerin de çok rahat olmaması.

i̇çeride geniş bir masa var bizce rahat 10 kişiyi alır,dikdörtgen şeklinde, çok düşündüm o masada okursevermekan için ne yapılabilir diye ama bulamadım çünkü hem tam girişte hem de mutfağın onunde ...

bir pazar günü kahvalti için gittik; bizim gibi herkes kahvalti için oradaydi. arnavut kahvaltisi siparis ettik. çok ince dilim eski kasar, biberli tatli lor, ince bir dilim beyaz peynir, siyah zeyin, kiru et, 2 çesit reçel, bal ve kaymak geldi. bu tabak yanilmiyorsam 36 tl. yaninda kadap sucuk ve menemen istedik. menemen konserve domatesten yapildigi için eksiydi. kasap sucuk dedikleri siradan sucuktan farkli degildi. kahvalti tabagindakilerin ise tatlari fena degil ama zaten standart malzeme ile sürpriz olmasi saçma olurdu.
ekmekleri taze degildi. pazar kahvaltisi veriyorsa insan ekmegi taze olasun diye özenir. neyse...
diger masalarda simit gördük, rica ettik ama isetmeci "kalmadi" dedi. baktik diger masalara gidiyor. ona da neyse...
burada ankamadigim bir kuru et takintisi var. ben de füme seyleri ok severim ama kahvaltida kuru et, sandviçte kuru et, tostta kuru et, her seyr kuru et koymak neden ki?
yemekler her yerde olabilecek lezzette, ambians derseniz karaköy'de benzer bsr sürü yer var, fiyat performansi bunlara bakinca zayif. bir daha gitmem..

mekanin ortami çok güzel bence... küçük olmasina ragmen yüksek tavanli olmasi ve disarida açik alani olmasi mekani ferahlatiyor. kahvalti için dogru bir tercih olmayabilir, ama otlu peynirli omleti çok güzeldi. bence kahve içmek için ve sakince oturup bir seylerle ugrasmak için harika bir mekan...

servis felaket - müsteri memnuniyetini hiçe sayan bir isletme. menüyü dahi görmek kismet olmadi, zira 25 dakika boyunca bize servis verecek bir garson gelmedi masamiza. yer olup olmadigini soran bir çifte, "görmüyor musunuz her yer dolu ve çok yogunuz" diyerek, resmen kovmalarina sahit olmak ise inanilmazdi. bir daha adimimi atmayacagim ve gitmeyi düsünen herkesi, iki kez uyaracagim bir mekan.

mekan karakoy'un ara sokaklarindan kendini nasilda fark ettiriyor. ilk once ismiyle dikkat cekiyor sonrasi tasarimin ve sikligi beraberinde getiriyor.

suanda yaz aylarinda olmamiza ragmen bence kisin ziyaret edilmesi daha dogru. cunku kisin cam kenarinda ki kucuk masalarda karakoy'un dar sokaklarina yagan yagmuru ve kari hos bir sohbet esliginde izleme, saatlerce oturma keyfine erisebilirsiniz.

kahveleri ve cesitli icecekleri sahane soylenicek tek bir kelime dahi yok. fakat buyuk bir "ama"si var. yemekler! yemekler guzel guzel olmasina ama fiyatlarla uyumsuzluk gosteriyor. fiyatlar sunulan yemeklere gorecokyuksek. bunun disinda zaten hic bir kusuru yok. artik o kadar kusur deli kizin ceyizinde bile olur ne yapalim. gulu seven dikenine katlanir vs vs.

genelde yazın gider dışarda otururdum. dar bi sokak, sarı dekoratif detaylar çok hoşuma gider. cumartesi kış olması dolayısıyla içerde oturduk, ambiyansı güzel müzikler harikaydı. nostaljikti. ama kahvesi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. soğuk servis edilmişti ve beklentimin altındaydı. puanı ortama veriyorum.

istanbul'da yedigimiz en kotu kahvaltiydi diyebilirim. kahvaltinin icerigi: 1/2 domates (evet, saka degil), minik kapta nutella, 30 gr. peynir ve birkac recel. isletmecisi decoksempatik sayilmazdi. oturmak istedigimiz yere 3 kisilik orasi deyip, bizden 10 dk sonra gelen iki kisiye yeri vermesi oldukca ilgincti.

mekan olarak çok rahat, kahvaltı için gittik, gayet lezzetli, arnavutt kahvaltısı ve menemen yedik, garsonlar gayet güler yüzlü, 2 kişi içeceklerle birlikte 88 tl ödedik

oncelikle servis konusundacokzayiflar. kucuk bir dukkan olmasina ragmen(tezgah ile oturdugum masa 5 adimdi) iki dilim kek ve iki tane kahve yaklasik 20 dakikada geldi.yanlis anlamayin kekleri yeni dokmediler tezgah uzerinde hazir olan keki getirmeleri bu kadar zaman aldi.
keklerin hicbir esprisi yoktu starbucksda da yesem ayniydi.

karaköy gibi kendi dokusu ve tarihi olan bir semte neden bizim de viyana, paris, berlin tarzı kafelerimiz olmasın diye yapılmış kafelerden biri. kapıdan girdiğinizde bu eğreti duran kimlik çabasının da içinde olduğunuzu ve artık karaköy'de olmadığınızı kabul ederseniz her şey çok güzel. şık bir dekorasyon, sade bir menü ama kesinlikle abartılı fiyatlar.

tüm bu fiyat politikası ve şıklık/hizmet iddiasına rağmen menemen içine rica ettiğimiz sucuklar eksik kaldı.

olsun ama karaköyde bu kadar şık bir mekan var sonuçta.

şöyle kitabımı kapayım, kahvemi yudumlarken arkadan güzel bir müzik çalsın diyorsanız ops cafe biçilmiş kaftan. karaköy'ün gitgide popülerleşen sokaklarından birinde tam köşeye yerleşmiş. i̇çeri girer girmez ilk olarak kitapları farkettim. 

referans kitapları dediğimiz pahalı ve ciltli kitaplardan çok sayıda var ops'da. bunun yanısıra çok enteresan bilgiler veren ama dergi almaya gittiğimizde aklımıza belki de gelmeyen dergiler de bulabiliyorsunuz. 

kocaman ve rahat bir koltuk mekanın tam orta yerinde sizi rahatça oturmaya davet ediyor. arkadaşlarımla bir pazar günü cihangir'den karaköy'e yanımızda biri 14 aylık diğeri 25 aylık iki çocukla gittik. girerken biraz tedirgin olduk ne de olsa çocuklar rahat durmayacaktı ve kafa dinlemeye gelen insanları rahatsız edecez diye çekindik. ancak hem misafirler hem çalışanlar rahatsız olmadığı gibi çocuklarla severek ilgilendiler ve biz de o muhteşem pastalarından yerken yanında kahvemizi yudumlayarak vakit geçirbildik. 

ops'u hem sakince çalışmak için hem de keyif yapmak için kesinlikle tavsiye ederim. harika bir manzara beklentiniz varsa burası yanlış nokta onu da belirmiş olayım. manzara yok, tabii karşı yapının duvarını saymazsak. bir de o gün dışarıda oturamadım hava serindi, ancak kapı önündeki masa sandalyeler açık hava sevenler için de iyi bir tercih.

servi̇s ücreti̇ ne be zaten önümüze attiniz yemeği̇ ayrica kasada duran kadin çok kaba.!! buraya bi̇ daha hayatta gelmem herkese de kötülüyorum. haketti̇ni̇z..

daha once bu kadar kotu bir hizmet veya suratsizlik gormedim. her karakoy cafesi gibi kucuk ve sevimli dekore edilmis bir yer ama garsonlari da bir o kadar sevimsiz. musteriyle kesinlikle iletisim kurmuyorlar, tesekkur edildiginde cevap vermiyorlar, ustune ustluk %10 servis ucretini hesabiniza ekliyorlar. kendilerine de soyledim, eger servis ucreti olmasa kesinlikle bahsis birakmazdim cunku hicbir hizmet gormedim. bir daha gitmeyecegim ve kimseye onermeyecegim bir mekan. ayrica gitseniz bile bruschettasindan uzak durulmasi gereken mekan, gercektencokbasarisiz.

(09.08.2018 ) ara sokakta şirin dekoru olan bir mekan. i̇çerisi dışarıdan daha keyifli. hem ferahlayalım, hem sohbet edelim diye oturduk. sohbete daldık yarım saat geçti ne menü geldi ne de soran. menü de smoothie gördüm onu istedim meyve yokmuş. tamam o zaman ice white mocha alalım dedik gitti 5 dk sonra geldi white yerine normal çikolata koysak olurmu white da kalmamış dedi ona da tamam dedik artık. i̇lgisiz ve kafaları çok dağınık garsonların. tam birşey sorarken diğer garsonun peşinden gidip geri geliyor başka masaya sonra kime bakıyordum diye aranıyor. yan masadakiler sanırım 10 kere falan seslenmişlerdir, onların halini görünce içeriye gidip kendimiz alıyoruz peçetemizi. karaköy’ü seviyoruz önemsemiyoruz. ama işletmecilik malesef kötü. hesap istedik o bile 20 dk sonra geldi ? ekibin silkelenmeye fazlaca ihtiyacı var. belirtmeden de geçemeyeceğim. başarısız bir işletmecilik ve beraberinde devam eden kötü servis için menüye" %10 servis bedeli uygulanmaktadır" diye de bir dip not düşülmüş. biz zaten gelen hesabın en az %10'nunu, memnun kalmışsak yeri geliyor daha fazlasını bahsiş olarak bırakıyoruz. 2 puan verdim o da sevimli dekoru ve canlı renkleri için. ama hizmet ve kalite değeri 1 puan

dekorasyonu ve ambiyansı dışında bizi hiç memnun etmedi. 14 tl’ye satılan naneli limonata marketlerde sıklıkla satılan ve hepimizin tadını çok iyi bildiği markaydı, buradakini içeceğime ondan 12 litre alıp içebilirdim. americano ve ice latte de keza oldukça lezzetsizdi. soda bardağı çok kirliydi. elime yapış yapış bir sos bulaştı bardaktan. yumurta yemiş biri tarafından kullanılmış bir bardak olabilir. değiştirmelerini rica ettik. temiz bardakta olmasına rağmen sodayı değiştirmedikleri için, soda hala kokuyordu. bu durum bana hijyenik bir mekan olmadığını düşündürdü çünkü tuvaletleri de hiç temiz değildi. fiyatlar hak ettiğinden çok fazla. kesinlikle tavsiye etmeyeceğim bir yer.