bana göre geçtiğimiz 10 yılda türkiye'nin en iyi şefi olduğunu defalarca kanıtlamış mehmet gürs'ün başarı hikayesidir bu restoran.
i̇rili ufaklı çok hataları olabiliyor, her şey her zaman yolunda gitmiyor ama belli kalitenin asla altına düşmüyor numnum.
i̇yi yemek yemek istediğinizde gözünüz kapalı gidip çok güzel yemekler yiyorsunuz. menü çok geniş ve tatminkâr. tabaklar, sunumlar hoş ve esaslı.
kokteyl denemedim ama külfetten kaçınmayıp getirttikleri belçika/alman biraları bilhassa tercih sebebim, ne kadar fiyatlar -bence- pahalı olsa da.
bunun doğal olduğunu düşünüyorum nitekim bir tabak birayla tamamlanacaksa schneider weisse varken kimse 50'lik efes içerim demez.
veya guacamole'ü lokum gibi yapan mekana sırtını dönemezsin. olmuyor.
bence numnum'ın numarası bu ince noktaları yakalamak ve büyük porsiyonlar.
i̇nsanları nasıl doyuracaklarını da biliyorlar, hangi yemeğin ne kadar iyi hissettirdiğini de.
en basitinden diyet yaptığın için ege salatası istiyorsun mesela. ezine'siyle, kalamata'sıyla, incecik dilimlenmiş taze çengelköy'leri ve otlarıyla nefis bir salata geliyor. yemeden önce izliyorsun salatayı resmen. yerken de o özen sende iskender kebap etkisi yaratıyor.
bu ve bunun gibi mekanlar patron değil de şef işletmesi olduğundan bu adamlar nerde napacaklarını, kiritik noktaları, atağı, telafiyi... her şeyi çok iyi bilirler ve uygularlar.
ne yiyelim diye sorarsanız yıllardır schnitzel'inden(alman usûlü patates salatasıyla), crunchy chicken tenders'larından, çok güzel hamburgerlerinden ve cucina povera tandanslı pizzalarından vazgeçemedim. daha belki menüsünde çok sevdiğim 9-10 yemeği vardır. saygı duyarım fooding olayların.
yalnız f&b ve hospitality konularında öteden beri sıkıntılar var. bir kere garsonlar ya süper garson(düşük ihtimal), ya da çok düşük seviye garson(yüksek ihtimal).
bence garson dediğin masaya oturduğunda, yeni geldiğini bildiği halde öylece bakmamalı. menü falan getirmeli. maalesef numnum'ın bu konularda biraz sıkıntısı var.
veya ne bileyim garson ''diyetteyim ama tok kalmak istiyorum, ne önerirsin?'' diyen misafire ''doyarsanız diyet olmaz ki.'' diye cevap vermemeli.
yahu sen garson musun, aristo musun? bu kadar saçma sual mi olur? hiç mi menünün içeriğini bilmiyorsun?
bu restoranın marketing kısmı temelde senin işin aslında. tabağı çanağı getirip götüren komi çocuğa sipariş vermiyorum ki ben. senin işin aslında restoranın yüzü olmak. sonra da gel bu cevabı ver.
profesyonel ötesi bir menünün pazarlanma kaderini böyle birine emanet etmekte hata.
bunun dışında bir kredi kartı pos komedisi yaşadık geçen gün. çok şükür hasbelkader nakit alasım gelmiş yanıma o gün biraz. yoksa karşımdaki ''çekemiyoruz efem, makina bıdı bıdı olmuş.'' personeline nası laf anlatacaktım bilmem.
sen numnum'sın. senin pos'un bozulamaz. bozuluyorsa ya başkası bulunacak, ya da başka çözüm yaratacaksın.
kısacası detaylarla maçı kazanırken fiyaskolarla gereksiz goller yiyen bir restoran. ama mehmet gürs de hala chef and owner'lıkta çok önemli bir model ve numnum ders olarak okutulacak bir başarı.