son bir sene içerisinde herkes gitmişti, bir ben eksik kalmıştım; o kadar istememe rağmen bir türlü denk gelmemişti. sonunda gittim rahatladım;)
moda caddesi üzerinde eski iskeleye doğru inerken solda kalıyor. eski cibalikapı balıkçısı'nın yanı.
naga putrika, "dağın kızı" demekmiş hintçe'de. ganj nehri kıyısında tarlalarda çalışan kadınlar bu bereketli nehre bu ismi vermişler.
mekanın girişi merdiven gibi katlı katlı aşağı doğru iniyor (oradaki hemen tüm mekanlar öyle zaten kot farkından dolayı. her basamakta masalar var. çalışanları genç minnoş minnoş insanlar. biz saat 15.30 sularında gittiğimiz için yer bulmakta zorlanmadık(bence pazar kahvaltısı bir akşam aktivitesidir;)).
menüde çeşit çeşit serpme kahvaltılar var zuğa, köycegiz gibi isimler verilmiş. biz "zuğa" yı seçtik, çünkü içinde muhlama vardı. muhlama konusu malumunuz mühim konu;) muhlama güzeldi ama daha iyisini yemiştim. üç çeşit peynir olan bir peynir tahtası geldi: isli, kaşar ve tulum. i̇sli peynir güzeldi ama çeşit daha fazla olabilirdi. ceviz reçeli mükemmeldi, mutluluktan ağladım. fırında sütlü patatesi ben çok beğendim ama küçük prens beğenmedi. bir de süt reçeli vardı. çok severim ama heryerde bulunmuyor, bu sevgili eski dostu görünce hemen yedim;) kızarmış biber, siyah ve yeşil zeytin, bal-kaymak, kuru kayısı ve kayısı çekirdekleri de kahvaltıda mevcuttu. tek kişilik fiyat 35 tl (insan neden tek başına kahvaltı yapar ki, kahvaltı paylaşılınca güzel bence;), iki kişilik fiyat ise 55 tl; 3 er çay da dahil.
sonuç olarak mutsuz ayrılmadım, ama "ay kahvaltı naga'da yapılır, naga da kahvaltı yapmadıysan hiç kahvaltı yapmamış sayılırsın" gibi bir iddia yok ortada. bir kere görüntü göz doyurmadı ne yalan söyleyeyim, çeşit azdı. ama olan herşey lezzetliydi. bir van kahvaltı evi değil benim için.