karga’yı ilk kez bulmaya çalıştığım zamanı hatırlıyorum da kapısının önünden 3-4 kez geçmiş, sonra başkalarına sorarak girişinin küçücük bir yer olduğuna ancak öyle inanmıştım. yalnızca bir karga figürü vardı kapının üzerinde. i̇çeriye adımımı attıktan sonra ise çok şaşırdığımı söyleyebilirim, merdivenlerle birbirine bağlanan bir sürü kat, kocaman bir alan ve orta çağı andıran mimari. sonrasında karga’ya çok kez gittim, kışın şöminenin başına oturdum, yanan o alevi izledim. daha sonra “kaybedenler kulübü” mekanın ününe ün kattı. yoğun zamanlarda gelmek için uygun bir yer değil karga çünkü garsonlar o kadar kişiye yetişemiyor, sipariş vermek hatta hesap ödemek zulüm oluyor.
karga’daki müzikler başarılı, ayrıca düzenledikleri etkinlikler ve “karga mecmua” hoş çalışmalar. alkoller konusunda özel bir şey demeye gerek yok, dışarda hiçbir yer iyi kokteyl yapmadığı için içmiyorum, biralar ise zaten artık standartlaşmaya başladı. buraya gelecekseniz o otantik havası, güzel tasarımı için gelin ve mümkünse hafta sonu gelmeyin. hafta içi şöyle rahat ve geniş bir zamanınız varken, oturup iki tek atmak isterken tercih edin. bir de arada kapıya badigardımsı d****** bir tip koyuyorlar; zaten o eleman varsa girmeye bile çalışmayın, protesto edin.