öncelikle şunu belirtmek isterim ki,burda ki yemeklere tadsız tuzsuz diyen insanlar acilen sigarayı bırakmaları gerekmektedir.zira tad duyuları ölmüştür ve ancak bol acılı,bol tuzlu,yedikten sonra kalp krizi vaat eden yemeklerden zevk alır hale gelmişlerdir.önce mekandan bahsetmek gerekirse,metroya bu kadar yakın mesafede olup hem bu kadar kolay bulunabilmesine rağmen bu kadar huzurlu olmasını tamamen etilerin kendi sihri sayesinde olduğuna vermek istiyorum.kapıdan girince arka taraflara doğru yürüyüp kendinize bi masa buluyosunuz ve kendinizi ortasında fiskiye ve şelale karışımı birşeyin sesinin fon sesiyle arkadaşlarınızla konuşuyo buluyosunuz.garsonların hiçbiri suratsız değil.restoran hakkında yorumları okurken böyle yorumlara denk geldim.bu garson,şef,patron kim olursa olsun hışt diye insan çağırılınca verilen bi tepkidir.i̇yi ki ağzınızı burnunuzu kırmamışlar.yemekler konusuna gelirsek,kesinlikle amerika mutfağına en yakın yiyebileceğiniz tatları oluşturmuşlar.başlangıçlarda ki bufalo soslu tavuk kanadı kesinlikle denenilmesi gereken bi hadise.hemen ardından ana yemekte cafe de paris soslu biftekle geceyi noktalayabilirsiniz.biftek bütçesini aşan arkadaşlar kesinlikle tercihlerini harvard burgerden kullanmalıdır.harvard burgerde bütçenizi aşıyorsa,umarım kanatlarla doymuşsunuzdur.üstüne soğuk bir su içip ceketinizi alıp mekandan ayrılabilirsiz.