her şehirde, o şehirle bütünleşmiş mekanlar vardır..bir şehir, o mekanları koruyabildiği ve değerini arttırabildiği ölçüde dünya düzeyinde markalaşabilir..beyoğlu'nu eski haliyle koruyamayan, rejans'ı, tokatlıyan'ı, markiz'i kaybeden i̇stanbul, bu konuda dünyadaki en başarısız şehirlerden ne yazık ki..i̇şte şehrin geride kalan nadide noktalarından biri çırağan sarayı ve özellikle de akşamüstü çay saati..bir 14 şubat günü tercih ettik çırağan'ın akşamüstü çay saatini..alt fondan kulağınıza gelen piyano boğaz'ın güzelliğiyle mükemmel bir uyum yakalıyor..buna bulunduğunuz salonun güzelliğini de eklediğinizde, i̇stanbul'da düşünülebilecek en nezih ortamlardan birinde bulunduğunuzu söyleyebilirim kesinlikle..zaten bence gazebo'nun en kuvvetli yanı da bu..lezzete gelirsem..seremoni olarak önce tuzlular, ara sıcaklar ve tatlılar ayrı ayrı servis edildi..lezzet olarak tabii ki üst seviyedeler ama tattıklarımın hiçbirinin "beni benden aldığını" söyleyemeyeceğim..servis kalitesi ise maalesef ki i̇stanbul'un en kaliteli otellerinden birinde bulunduğunuzu gözönüne aldığınızda tatmin edici değil bana kalırsa..servis görevlilerinin(özellikle de sizi karşılamakla görevli olanlar) daha nitelikli ve özenli olmalarını beklerdim..çay saatinin fiyatı 14 şubat'ta 100 tl idi ama sanırım normalde 70 tl..buna bir kadeh şampanyanın dahil olduğunu ve bu şampanyanın da gayet dengeli ve lezzetli olduğu düşünülürse, fiyat çok fazla bulunmamalı..ama açıkçası benim çırağan'dan beklentim çok daha yüksekti, onu da belirtmeden geçmeyeyim..