alaçatı sokaklarında yorulmuşken meşhuur dutlu kahvesi neymiş bir bakalım dedim de umduğumu pek bulamadım. 3. kuşak işletmecisine dededen miras bu yüksek tavanlı köy kahvesinin içi ve yemek menüsü belli bir özenin imzasını hissettiriyor. duvarlarında kahvehanenin tarihini anlatmaları, menüyü tavana yazmaları, antika detayları çok çok hoşuma gitti. i̇çimde tatlı bir kıskançlıkla ne güzel bir fikir olmuş bu demedim değil hani :) belki akşam mezelerini denemek için gelseydim daha çok keyif alırdım ama öğlen bir kahve içimlik soluklanmak istediğimizde kahvenin 25 dkda gelmesi, su bardaklarının yeni yıkanmış gibi sulu sulu masaya konulmaları çok özensizdi. i̇stanbul’da en basit yerde bile kapalı kutu bir su ve yanına minik bir lokum, tatlı vs ikram edilirken burada yoktu. en azından dut ağacının gölgesinde oturuyoruz değil mi, minik bir kasede kuru dut bile ikram edilse ben çok daha mutlu olurdum. belki de malatyalı olduğum için, bilemiyorum :) fiyatları oldukça makul, bir gün tekrar gidersem tavana yazılı o mezelerin hatırına gideceğim.