caddeye çok sık gelen biri olmadığım için bu eski mekana ilk kez geldim. ancak mekan 20 yaşında. tatlı olarak orman meyveli soslu sakızlı muhallebi tercih ettim. kıvam ve lezzet olarak çokgüzelbir tatlı yemiş oldum. fiyatlar biraz yüksek. mekan, kendi müşteri sadakat uygulamasını yapmaya başlamış. sık gelen biriyseniz ödediğiniz hesapla orantılı puan topluyor ve bu puanlarla ücretsiz haftasonu kahvaltısı hakkı kazanıyorsunuz. #kangurular
instagram.com/kangurular
şubat 2018 de mekana öğle yemeği için geldim. i̇ç dekorasyon oldukça sıcak. önden mücver ardından asado yedim. özellikle asado, sunum ve lezzet açısından başarılıydı. fiyatlar ucuz sayılmaz ama yemek kalitesi olarak beklentinizi karşılar.
mekanın pazar günleri sundukları brunch niteliği taşıyan kahvaltı büfesi ise gerçekten zengin. oldukça farklı çeşitler var. ekmek ve hmaur işi çeşitleri, tatlı bölümü, klasik kahvaltılıklar bölümü, dışarıda bulunan omlet büfesi, self servis nar-portakal suyu büfesi. fiyat 98₺. evet pahalı ama hakkını her anlamda veriyor. menüde scones denilen küçük keklerden bile vardı.
cafe cadde, bağdat caddesi’nin en eski mekânlarından biri. bu yıl çeyrek asırlık oldu. ufak bir alanda başladığı hayatına bugün geniş bir alana yayılmış halde devam ediyor. akşam yemeği için mekânın davetlisi olarak dış bölümdeki masalardan birinde yerimizi aldık. öncelikle menü oldukça geniş. hemen her çeşit yiyecek çeşidinden bir şeyler var. deniz mahsulleri, pizza çeşitleri, et veya tavuk yemekleri. liste uzayıp gidiyor.
yemeğin öncesinde moscow mule adlı kokteylden aldım aperatif olarak. zencefilli, hafif ve iştah açıcı bir kokteyldi. başlangıç olarak ortaya karışık diye nitelendirmeye çok uygun bir tabak geldi. little little into the middle ismini cem yılmaz’dan esinlenerek koymuşlar. adının hakkını veriyor. genel olarak peynir ve şarküteri çeşitlerinden oluşan bir tabaktı. dana cotto, iki çeşit peynir, çıtır mantı, börek ve şarküteri çeşitleri, turşu ve çeri domates, yeşil zeytin içeriyordu. bu haliyle en az iki kişiyi rahatlıkla doyurur. bu karışık tabak öncesinde servis edilen shot çorbalar ise çok başarılıydı. klasik salça basılmış domates çorbalarından çok uzaktı. sıcacık bir iştah açıcı olarak iyi düşünülmüş.
ekstra başlangıç çeşitlerinden fırında kinoalı mücver ve mini ıspanaklı/ kaşarlı pideden de tattık. mücver fırında olduğu için oldukça hafif ve lezzetliydi. sosu ile de uyum içindeydi. pide ise ancak bir pidecide yiyebileceğiniz kadar başarılıydı. hamurunun inceliği, malzemesinin oranı tam kıvamındaydı. mekânın klasik atıştırmalığı olan dinamit karidesi de mutlaka deneyin. hafif acı ve tatlımsı tadıyla çok lezizdi. nasıl bittiğini anlamıyorsunuz bile. ana yemek olarak sıcak dana karpaçyo sipariş ettim. diğerleri tavuk şnitzel, ızgara dana bonfile, asado dana kaburga, beef stranagoff ve fırında kuzu tandır istediler. bunlardan dana bonfile, asado ve şinitzelin de tadına baktım. hepsi başarılıydı. yemeğe eşlikçi olarak kavaklıdere egeo tercih ettik. cabernet, merlot ve şiraz üzümünden oluşan dengeli bir kupajdı. i̇çimi rahat ve doygun bir tat bırakıyor. karpaçyonun sunumu göz alıcı. dilimleri incecik olduğu için hemen soğuyor.üstünde doğranmış domates, yeşillik ve parmesan parçaları ile sunuluyor.
tatlıları ayrıca vurgulamak lazım. tatlı çeşitlerini toplu halde barındıran bir tabak müşterinin rahat seçim yapması için getiriliyor. tiramisu, sakızlı muhallebi, meyveli crumble, cheesecake, mozaik pasta, krem brüle trio gibi çeşitler vardı. bunların arasından seçtiğim meyveli crumble üstünde bir top dondurma ilavesiyle sunuluyor. porsiyon ve hacim olarak epey doyurucu. i̇ki kişi bile paylaşabilir. orman meyveli bir katmanın üstünde dondurma bulunuyor. krem brüle trio hem hafif hem de çok başarılı bir tatlı. kahve likörü içeren tiramisu da öyle. yok denecek kadar hafifti.
mekânda sunulan yiyeceklere genel olarak balkınca hem sunum hem kullanılan malzeme açısından özenildiği ortada. denediğim bunca çeşidin tümünün başarılı olması kolay bir şey değil. caddenin klasik yerlerinden biri haline gelmesi tesadüf değil.