duygularımla mı yoksa aklımla mı yazmalıyım konusunda her defasında ikilem yaşıyorum ilk kelime öncesinde. yazarken farkına varıyorum ikisinin de biraz biraz olması gerektiğine. bu mekan son derece mantıklı bir işletme fikrine sahip. özlediğimiz festival ortamını şehrin tam merkezinde, havaların ısınmasını beklemeye gerek kalmadan bizlere sunuyor.
böylesine alışılmışın dışında farklı fikirler modasıdır bu sektörün. i̇zzet çapa da bu işi en iyi yapanlardan. tüketilmeyi bekler, zamanı gelince kapanır. çalışanlar ve işletilme şekli bu süreyi önemli ölçüde etkiler. şimdi, ben eğer ismi ''beer'' ile başlayan bir mekana gidiyorsam ilgimin odağında bira ve etkileşim alanı olur. fazlasıyla dolu geceler geçiren mekanımızda, masadan sipariş veremiyorsunuz, masa sırası yok, boş yakaladığınızı kapıyorsunuz. aldığınız hizmet minimumda, zekice. ama yetmez. ben her bira için bardaki sanki bedava bira veryorlamış gibi surat yapan arkadaşların da katmerlediği sıra stresini çekmek zorunda olmamalıyım.
yani bu kargaşa benim için fazla dağınık. yemek için sıra, i̇çki için sıra, oturmak için sıra bile yok...
liseliler eqlesin bu mekanı. bize göre değil hanımlar-beyler. ne biraların piyasadan daha uygun bir ücretle satılıyor olması ne de orijinal lezzetler veya konseptler beni çekmiyor artık. sunulma biçimi ve sunan profili önemli.
günün daha erken saatlerinde bir boşluk yakalamadıysam eğer uğramam -bile-.
umarım derdimi anlatabilmişimdir.
ama siz gidin görün yine de. bu kadarını hak ediyorlar.
instagram: @nourrituremorte - aç mimar